Bölüm 21: Fée de la lune.

En başından başla
                                    

   Ayaklarım beni orada tutmak için elinden geleni yapıyordu. Çömeldim Valera'nın önünde.

-"Aileden olduğunuzu biliyorsunuz."

   İşaret parmağımla burnunun ucuna dokundum gülümserken.

-"Biliyoruz, fée de la lune*."

   Geldiğim yerin şivesiyle ve biraz da gizemli bir dille söyleyince bunu, bana geçmişimi hatırlattı. Eskiler ilk kez yad edilesi biçimde güzeldi benim için. Ağzımdan çıkanlara inanamadım hatta bu yüzden, sözlerimin birbirini takip etmesi zaman aldı.

-"Tamamlamam gereken bir iki resim var, affet beni olur mu bu gecelik?"

-"Darılmadım ki affedeyim." dedi ışıldayan gözleriyle. Louis'i işaret etti sonra.

-"Louis kalsaydı bari."

-"Beyefendi sen çıkmışken ben de eve uğrayayım diyor. Yarın beraber gelirmişiz."

-"Sizi beklemeye ne zaman başlayayım?"

   Ellerimle saçlarını karıştırdım. "Kapıdan dışarı adımımızı attığımız anda beklemeye başlamayacaksın sanki."

-"Doğru. Öğle yemeği iyidir o zaman."

   Tavrı yüzümde çiçek açtırdı. "Sen kazandın." dedim. "Öğle yemeği iyidir."

   Ben ayaklanıp ceketimi giyerken Louis vedalaştı Valera'yla. Yurttan çıktığımız anda ikimizin üzerinde de büyülenmişlik hissi vardı.

-"Herbert onu henüz görmemiş. Hiçbir duygu yok bakışlarında. Hem yeni iniyordu aşağı, o dramatik tavrı sadece Francois'nın sözleri yüzündendi yani." diye açıklama yaptı Louis biz birkaç blok yürüdükten sonra.

-"En son biz öğreneceğiz yani."

   Sükunet içinde benim evimin önüne kadar geldik. Onu içeri davet ettim, girmedi. Bunun sebebini de çözememiştim henüz.

   İkimiz de delicesine yorgun olduğumuz için olabilirdi tabii. Paranoyaklık yapıyordum belki biraz.

   Eve girmeden saniyeler öncesine kadar kendimi yatağıma fırlatırcasına atmak ve ölü gibi uzanmak istiyordum saatlerce. Kapıyı açtıktan sonra ise bir ağırlık bindi omuzlarıma, hayat yüzüme görünmez bir tokat attı sanki. Ağır hareketlerle üzerimi değiştirdim, Louis'in kıyafetlerini hazırladım ona geri verebilmek için.

   Uykum öyle ani bir şekilde kaçtı ki bir şeyler yedim sırf sıkıntıdan. Zorla kendimi yatağa uzanmaya ikna ettiğimde ise dönüp pencereden karanlık geceyi izledim.

   Toprak kokusuna hasret kalmıştım şimdiden.

***

   Kapı sesiyle ayıldı bedenim.

   Kapı sesi mi, diye sorguladım doğrulduktan hemen sonra gözlerimi açmaya uğraşırken.

-"Benim evimin kapısı çalmaz ki." diye mırıldandım ama bir taraftan da kapıyı açmak için ayaklanmıştım bile.

   Hiçbir şey sormadım, direkt açtım kapıyı. Elim tokmağı çevirirken fark ettim sormam gerektiğini, çok geçti. Alışkın olmadığım için tuhaf geliyordu böyle adetler bana.

-"Uyandırdım sanırım." dedi Louis halimi görünce.

   Söylediklerini duyuyordum fakat zihnimde şekillendiremiyor, anlam çıkaramıyordum. Başımı salladım onaylarcasına, neyi onayladığımı sonradan fark edip başımı iki yana salladım.

-"Herbert'la konuştun mu?"

   Saçlarımı arkaya yatırdım bunalıp, büyüyen gözleri yüzümde gezdi. Toparladı kendini hemencecik, suç işlemiş gibi.

SilvaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin