1208

522 67 65
                                    

12.08.2021, Perşembe

"Olivia rahat bırakır mısın beni? "

"Ya lütfeeenn! Deneyelim, olmazsa silersin hadi ya!"

"Kendinde dene."

"Ölür müsün bir kerecik istediğimi yapsan?"

"Dışarı çıkacağım canım benim. Evde oturacak olsam yapardın."

"Tamam cidden güzel bir makyaj olacak dışarı çıkabilirsin silmeden bile. Uzun sürmez n'olurrr!"

Olivia kahvaltı yaparken gördüğü makyaj videosunu bana da izletip yüzümde denemek istediğini söylemişti. Ve ikna etmek için dakikalardır peşimde dolanıyordu.

"Çok yakışacak. Söz veriyorum. Senin yaptıklarından çok da farklı değil, abartı olmayacak gerçekten bak."

İstediğini yaptırana kadar başımın etini yiyeceğini bildiğim için yarım saat sonra pes ettim. Kısa bir duş aldıktan sonra kendimi Olivia'nın ellerine teslim etmiştim.

Okula giderken uyuyamadığım zamanlarda göz altlarımı kapatmak için veya sivilcem çıktığında göze batmasın diye kapatıcı sürüyordum. Ya da özel günlerde hafif makyajlar yapıyordum. O yüzden alışkındım makyaja, Olivia da bunu bildiği için ısrar etmekte çekinmedi.

Sonuç olarak kardeşim söz verdiği gibi kısa sürede bitirdi işini, birkaç fotoğrafımı çekti ve beni azat etti. Yüz tonumu eşitlemek için kullandıkları dışında tek ekstralar göz farı -yıldız şeklinde küçük bir boşluk bırakmıştı kenarda ve açıkçası beğenmiştim- ve dudağımın doğal renginden birazcık daha canlı bir ruju hafifçe uygulamasıydı.

Üstüme tişört ve şort geçirip cüzdanımla telefonumu elime aldım. Saçlarımı elimle düzeltmeye çalışarak Olivia'nın odasına geldim. Beni zorlayarak makyaj yapmış olsa da teşekkür edip eline sağlık demeyecek kadar sığır değildim. -Sonra saçımı düzeltmeme de yardımcı oldu.-

Çocuklarla bir gün ayrı kalmanın ardından yine buluştuk, Hyunjin hemen makyajımı fark edip iltifat yağmuruna tutmuştu. Diğerleri de yüzümü daha yakından inceleyip aynı şekilde iltifat ettiler.

Chan ve Minho onlara da makyajın yakışıp yakışmayacağını tartışırken Changbin birkaç kez daha çok güzel olduğumu vurgulamıştı. Kalbimin teklemesini umursamamaya çalışarak teşekkür ettim.

Yeteri kadar boş yaptıktan sonra kafeye gitmek için toparlandık. Her zamanki gibi Chan'ın sürdüğü arabayla yazlığın dışına çıktık. Her şey normaldi.

Herkes aynıydı. Ben de dahil.

Changbin de dahil.

Salı gecesi... Sonsuza dek o geceyi mi yaşamak istiyordum yoksa tamamen hafızamdan silmek mi istiyordum emin değildim. Yaşadıklarımız, hislerimiz, tenlerimiz... Her şey gerçeküstü sayılacak kadar güzeldi.

Sabah uyandığımızda o uyanmadan gitmek isterdim ama benden önce uyanmıştı. Günaydın ve iki üç saçma sohbetten sonra annemlerle kahvaltıyı bahane ederek çıktım evden.

Belki korkakça olabilir ama o kadar iyi hissettiren bir geceden sonra Changbin'in tüm moralimi sikecek olan "akışına bırakalım" adlı türküsünü dinlemek istememiştim. Eve gidip banyoda akan suyun altında ağlamak daha kolay ve çekici gelmişti.

Neden ağladım? Üzüldüğüm için değil. Hayal kırıklığı da değil. Bilmiyorum, galiba sadece dolmuştum. Rahatlamak için lazımdı arada ağlamak.

Şimdiye dönersek, grup içinde nasıl davranıyorsak aynı şekilde şakalaştık, sohbet ettik. Tamamen Changbin'den beklediğim şekilde, profesyonel bir oyunculukla beni defalarca öpmemiş gibi davranıyordu. Ben de ona ayak uyduruyordum, tabii Hyunjin'in imalı bakışları olmasa işim daha kolay olabilirdi.

sober' changlixWhere stories live. Discover now