Bölüm 3: Yeni bir başlangıç

193 104 194
                                    

Üç günlük yolculuk sonunda kendimi biraz olsun toparlamış olarak trenden indim. Yüzüme çarpan temiz hava kendimi iyi hissetmemi sağlamıştı.

Bir süre durup peronda sevdiklerini arayan, bulunca da birbirlerine sımsıkı sarılıp hasret gideren insanlara baktım.

Valizimi peşimde sürükleyip istasyonundan çıktım. Nerede olduğuma bakmak için tabelayı bile okumamıştım. Şehir merkezine giden bir minibüse topluluğun arkasından binip yola koyuldum.

Merkezde iner inmez hemen etrafı gözden geçirmeye başladım. İş ve kalacak yer bulmalıydım bir an önce.

Birkaç dükkana girip çıktım ancak bana göre bir iş bulamadım. Bütün gün oradan oraya dolandım durdum. Bir pansiyonun önüne geldiğimde son bir kez şansımı denemek için içeri girdim.

Yorgunluktan perişan haldeydim. Halimi gören bir kadın hızlıca yanıma geldi.
"Durun, size yardım edeyim," dedi ve gün boyu peşimde sürüklediğim ve artık bana tonlarca ağırlığa ulaşmış gibi gelen valizimi elimden aldı.

Beni hızlıca pansiyondan içeriye soktu. Kapıdan girince doğrudan geniş bir oturma odasıyla karşılaştım. Kadın, kolumdan tutup koltuğa oturmama yardımcı oldu. Rahat etmem için sırtıma yastık bile koymuştu. Belli ki beni pansiyonunda kalmak üzere gelen bir müşteri sanıyordu.

"Size biraz su getireyim, yüzünüz çok solgun gözüküyor," dedi ve ben daha ağzımı açamadan mutfaktan bardak ve sürahi ile geri döndü. Uzattığı suyu içtiğimde gerçekten de canlanmış gibi hissettim. Çok iyi gelmişti.

Sonunda kendimi biraz toparladığımda:
"Yardımınız için teşekkür ederim. Sanırım beni müşteri sandınız. Ancak ben buraya bana göre bir işiniz var mı diye sormak için gelmiştim," dedim.

Kadın biraz duraksayıp beni baştan aşağı süzdü. Ben içimden "Müşteri olmadığım için şimdi beni kovacak” diye düşündüm ve gitmek için ayaklandım. Kadın omuzlarımdan tutup beni durdurdu.

"Nereye gidiyorsunuz? Oturun," dedi ve beni geri oturttu. "Demek işe ihtiyacınız var. Bir düşüneyim..." Dedi ve biraz duraksadıktan sonra: " Acaba bahçeden anlar mısınız?"

"Şey, pek deneyimim yok. Yalnızca birkaç çiçeğim vardı," dedim.

"Çiçek ha! O da olur. Diğerlerini de ben sana öğretirim. Tabi kabul edersen?"

"Gerçekten mi?" Diye sevinçle haykırdım.

"Elbette," dedi kadın gülümseyerek.

Sevinçten kadına sarılmamak için kendimi zor tutuyordum. Sıkıntılı günlerden sonra sonunda kendi düzenimi kurabilecektim.

"Peki, adın ne?" Diye sordu kadın.

"Zühre Sayman," dedim çabucak.

"Benim adım da Fatma Sayoğlu. Sen buralardan değilsin. Uzaktan mı geldin? Kalacak yerin var mı?"

"Biraz uzaktan geldim," dedim daha fazla soru sormamasını umarak ekledim; "Kalacak yerim yok, bugün geldim. Gelir gelmez iş bulmak için dolaşıp durdum. Neyse ki size rastladım. Size ne kadar teşekkür etsem az."

"Verandada otururken gördüm seni. Çok yorgun gözüküyordun. Neredeyse yere düşecek gibiydin. Demek iş arıyordun bu kadar zamandır," dedi ve saatine baktı. O sırada bende duvardaki saate baktım. Akşam olmak üzereydi.

"Bak ne diyeceğim sana, ben burada kalıyorum. Müşteriler harici bir ek odam var. Kendi misafirlerim için. Orada kalabilirsin. Hem bana arkadaşlık edersin," dedi.

O an bütün sinirlerim boşalmıştı, ağlamaya başladım. Dayanamayıp Fatma'ya sarıldım. O da bana hiç yadırgamadan sarılıp saçlarımı okşadı.

BİZİ AYIRAN ŞEYLER Kde žijí příběhy. Začni objevovat