4.5

6.3K 338 43
                                    

Okulun önüne geldiğimde üstümdeki hırkayı kendime sarıp Akis'i beklemeye başladım.

Yüzüme doğru esen rüzgar saçlarımı omzumun gerisine doğru savururken gözüme giren hava yüzünden gözlerimi kısa bir an kapattım. Gözlerimi geri açtığımda karşımda Akis vardı.

"Çok bekledin mi? Özür dilerim. Hava da soğukmuş." derken ellerini kollarıma doğru uzattı. Ama ellerini koluma dokunmadan havada yumruk yaptı ve indirdi. "Şey, ben üşümüşsündür diye." diye kendini açıkladığında gülümsedim.

"İlerdeki kafeye gidelim mi? Hava gerçekten soğukmuş." dediğimde beni onayladı ve beraber sokağın köşesindeki kafeye yürümeye başladık.

Kafeye girdiğimizde içerideki boş masalardan birine oturduk. Garsonlardan biri önümüze iki tane menü bırakıp diğer müşterilerle ilgilenmeye gittiğinde ikimiz de sessizce menülere baktık.

Yanımıza gelen garson "Karar verdiniz mi?" diye sorduğunda Akis'le bakışlarımız kesişti. Başıyla beni işaret ettiğinde garson bana döndü. Ben de " Ben bir tane Türk kahvesi alayım. Sade olsun." diyerek siparişimi verdim.

Garson siparişimi yazıp Akis'e döndü. "Ben de bir tane filtre kahve alayım." diyen Akis'le garson onun da siparişini yazıp baristanın yanına gitti.

"Nasıldı sınavın?" diye sordum bir konuşma başlatmak için. "Yani. Normaldi."

"Cevaplarını kontrol ettin mi?" diye soran Akis'le kafamı iki yana salladım. "Etmedim. Sonuçlar açıklanana kadar da kontrol etmek istemiyorum. Hatta korkumdan internete bile giremiyorum. Çünkü insanların tepkileri beni korkutuyor." dediğimde tebessüm ederek beni dinledi.

Durup ona bakmaya başladığımda istemsizce iç çektim ve bu Akis'in afallayarak bana bakmasına neden oldu. "Şey, çok konuştum ya. Nefes almak için." diye saçmalamaya başladım.

Masamıza gelen garson beni kurtarırken hemen önüme koyduğu kahveden bir yudum alıp arkama yasladım.

Göz ucuyla Akis'e baktığımda kahvesiyle ilgilendiğini gördüm.

Akis de göz ucuyla bana baktığında göz göze geldik ve ben bakışlarımı hızla kahveme çevirdim.

Yüzümün yanmaya başladığını hissediyordum. Resmen yakalanmıştım.

Sessizce kahvelerimizi içerken birden gök gürültüsü duymam ile bakışlarımı kafenin camlarına çevirdim ve yağmurun yağmaya başladığını gördüm.

"Kahveni bitirdin mi?" diye sorarak Akis'e döndüm. "Az kaldı." dediğinde gülümsedim. "Tamam. Bitirdiğinde dışarı çıkalım mı?" diye sordum.

İstediğim şeyi anlamış olacak ki kahve bardağını kafasına dikti ve ayağa kalktı. Ben de arkasından kalkıp onunla beraber kasaya ilerledim.

Akis kahvelerin parasını öderken itiraz edip kendi kahvemin parasını kendim ödemiştim. Hatta bence onun kahvesini de benim ödemem lazımdı. Sonuçta onu ben davet etmiştim. Ama en mantıklısının herkesin kendi kahvesi ödemesi olduğuna karar vermiştik.

Kafeden dışarı çıktığımız an da saçlarımın ıslanmaya başladığını hissettim.

Kıkırdayarak Akis'e baktığımda onun bakışlarının bende olduğunu gördüm. Onun da saçları ıslanmıştı ve gözüne yağmur damlaları geldiği için kısık bakıyordu.

Gidip elini tuttum ve onu çekiştirdim. "Hadi kimse yokken koşalım." dedim ve adımlarımı hızlandırarak koşmaya başladım.

"Yavaş koş. Düşme." diyen Akis'in sesini duyduğumda hızlandım. "Düşmem." dedikten saniyeler sonra ayağımın kaydığını hissettim ve düştüm.

Yüzümü buruşturup bacağımı ovarken bakışlarımı Akis'e çevirdim. Onun da düştüğünü görünce bacağımdaki acıyı unutup gülmeye başladım.

Gülme sesimi duyduğunda bana bakan gözlerindeki endişe yerini anlamlandıramadığım bir duyguya bıraktı.

Belki de anlamlandırabildiğim bir duygudur.

"Yavaş koş demiştim." dediğinde "Evet demiştin." dedim kısıkça.

Hazır düşmüşken sırtımı da yere yasladım ve yağmurun üstüme yağmasına izin verdim.

"Hasta olmak mı istiyorsun?" diyen Akis'le uzandığım yerden omuz silktim. "Hayır. Ama bu çok huzur verici." dediğimde Akis'ten ses gelmedi. Kafamı çevirip Akis'e baktığımda onun da hâlâ yerde oturduğunu gördüm. Kafasını gökyüzüne kaldırmış yağmur damlalarının yüzüne düşmesine izin veriyordu.

Akis gökyüzüne bakmaya devam ederken ben inatla gözlerine bakmaya çalışıyordum. Çünkü söylemek istediğim şeyleri gözlerine bakarak söylemek istiyordum.

"Akis." diye mırıldandığımda sonunda göz göze gelmiştik.

"Sana önemli bir şey söylemem lazım." dediğimde kalkıp yanıma geldi ve elini uzatıp beni de ayağa kaldırdı. "Bir şey mi oldu? Üşüdün mü?" diye sorarken gözleriyle dizlerime bakıyordu. "Düştüğünde acıdı mı?"

"Sakin ol. Üşümedim ve bir yerim acımıyor. Sadece artık söylemem gereken şeyi söylememin zamanı gelmiş gibi hissediyorum." dediğimde merakla bana bakmaya başladı.

"Ben," dedim ve duraksadım. Akis'in kaşları yavaşça çatıldığında artık söylemem gerektiğini düşünerek devam ettim. "Seni bugün sevebilirim."

Yüzünde hiçbir mimik oynamadığında anlamadığını düşünerek açıkladım. "Hani ilk mesaj attığında demiştin ya 'Beni bugün sever misin?' diye. Sevebilirim."

Yağmur damlaları gözüme girerken ben Akis'in gözlerine bakmaya çalışıyordum. Bir tepki vermesini bekliyordum.

Sonunda hareket ettiğinde yapacağı şeyi merek edip onu izlemeye başladım.

Uzanıp elimi tuttu ve kaldırıp sol göğsünün üstüne koydu. Elimin altında atan kalbini hissettiğimde gülümsedim. Kalbi çok hızlı atıyordu.

Cevabımı almıştım değil mi?

🌼

Bölüm sonu.

Bölüm nasıldı?
Daha düzenlemedim. O yüzden yazım hataları olabilir. Sonradan düzenleyeceğim.

Sizde keyifler nasıl?

Bol bol satırlar arası yorum yapmayı unutmayın.

Öpüldünüz <3

Beni Bugün Sev || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin