Sadece gözlerine bakarak anladım bir olduğumuzu.

Her göz göze gelişimizde içimde oluşan hiçbir duyguya engel olamadım. Arkadaşlarıyla gülüştüğünde dudaklarımda oluşan gülümsemeye, üzgün olduğunda beynim de dolaşan neden üzgün acaba sorularına , Minho ile fazlasıyla yakın olduğunda içimde ki rahatsız hisse , yanından geçerken heyecandan titreyen ellerime,hiçbirine...

Ne zaman gülsen, ne zaman mücadele etsen her zaman seni koruyacağım, senin için.

Onu rahatsız eden şeylerden koruma düşüncesi, mutlu olduğu şeyleri sürekli önüne koyup mutlu etme düşüncesi , üzgün olduğunda yanında olma isteğim ve onunla ilgili daha bir sürü düşüncem kafama dank ettiği an ondan hoşlandığımı fark etmiştim. Biraz geç fark etmiştim ama fark etmiştim işte.

Çocuklara hislerimden bahsettiğim de hiçbiri beni ciddiye almamış hatta gülmüşlerdi. Onlara göre Seungmin Minho'yu seviyordu hatta sevgililerdi. Onları inandırmak için hiçbir şey yapmamıştım. Hislerimden emindim. Seungmin'i Minho'dan fazlasıyla kıskanıyordum. Sevgili olduklarını düşündüğüm için de Seungmin'e karşı hiçbir atakta bulunmuyordum.

Yine aynı ortamda bulunduğumuz zaman diliminde Seungmin, Minho'nun kucağına oturmuş ve onu sinir etmek için elinden gelen her şeyi yapmıştı. Birkaç masa gerilerinde oturan ben ise onları sadece izlemiş daha fazla dayanamayıp oradan uzaklaşmıştım. Benim ani kalkışımla şaşıran arkadaşlarım peşimden gelmiş sakin bir yere geçip oturduğum an hıçkırarak ağlamamla içimde ki duyguların ne kadar ciddi olduğunu anlamışlardı.

O günden sonra aşk acısı çeken bir insan ne kadar çökebilirse günden güne o kadar çökmüş kendimi yıpratabildigim kadar yıpratmıştım.  Daha sonrasında bu halime dayanamayan arkadaşlarım okul projesin de görev alan Seungmin'le ortak olmak için hocaların peşinde dolaşmış en sonunda seçilen Felix'le birlikte derin bir nefes almışlardı.

Plan basitti. Projede ortak olup Minho ile sevgili olup olmadıklarını öğreneceklerdi. Birkaç gün sonra Felix'in koşarak yanıma gelmesiyle sevgili olmadıklarını öğrenmiş fakat Seungmin'in aşka inanmadığını ve asla aşık olmak istemediğini öğrenmiştim.  Sevgili olmadıkları için sevinirken aşkı bu kadar kesin bir şekilde reddetmesi sevincimi az da olsa kursağımda bırakmaya yetmişti.

Sana ulaşmak için zamanda yolculuk bile yaparım.

Bizimkilerle birlikte Seungmin'in neden aşka bu kadar karşı olduğunu düşünürken geçmişte bu konu da fazla derin bir yara alabileceğini düşünmüştük. Bu canımı daha çok yakmıştı.  Canı yandığı için üzülmüş ve o zamanlar karşısına çıkmadığım için hem kendime hem de kadere lanet etmiştim. O zamanlara yolculuk yapmak ve acı çekmemesi için elimden geleni yapabilmek için her şeyimi ortaya koyabilecek olduğumu fark etmem ondan hoşlanmadığımı anlamamı sağlamıştı.

Ondan hoşlanmıyordum ona aşık olmuştum.

Ben cesaretimi toplayıp karşısına çıkmak için hazırlanırken Jeongin ve Chan sevgili olmuştu. Ben daha kendi cesaretimi toplayamadan onlar sayesinde aynı ortamda bulunmaya başlamıştık.

Olmayan cesaretim, Seungmin'in sevgiye olan tutumuyla iyice kırılmış hislerimi içime gömmem için bir uyarı olmuştu. O yanımdayken bunu yapmak kolay olmamıştı, yapamamıştım da zaten. Uzaktayken sevmek kolay olsa da tam yanımdayken sevmek fazlasıyla can acıtıyordu. Bana gülümsüyordu ona gülümsüyordum ama içimde oluşan fırtınalardan bahsedemiyordum. 

Direkt karşısına bana bir şans verir misin diye çıkarsam beni  reddedeceğinden ve arkadaş bile kalmaktan vazgeçeceğinden adım kadar emindim, arkadaşlarım da benimle aynı düşüncedeydi ki onunla normal bir şekilde arkadaş olmam gerektiğinde karar kılmıştık. 

phobia. 'hyunminWhere stories live. Discover now