Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
İstek: Femaleackerman
Eren: "O p**de birşeyler olduğunu biliyordum. Neden neden bana inanmadın? Neden? Neden beni bıraktın?" Ona onu bırakmadığını hâlâ onunla olduğunu söylemek istediğin ama ağzından sadece belli belirsiz mırıltıdan başka birşey çıkmadı. Diz çökmüş ağlarken sesini duyunca irkildi. "Ya-yaşıyorsun." Sevinçten ne yapacağını bilemedi. "MİKASA! yn yaşıyor onu buradan götürmeliyiz. Bana yardım et" Mikasa ile birlikte seni taşımaya başladılar sense o sırada tekrar bilincini kaybettin.
Mikasa:Kalp atışlarını duymak için kafasını göğüsüne yasladı. "Atıyor. Kalbi atıyor." Sevinçten ağlamaya başladı. "Bunun intikamını o p**ten alacağım ama önce dayan yn seni kurtaracağım"
Armin:"Hayır hayır hayır hayır lütfen lütfen ölme. Benim suçum, benim suçum. Onun hain olduğunu daha önce fark etmeliydim. Keşke senin yerine ben-" sözünü kesip zorlansada konuşmaya çalıştın. "Saçmalama...öhö senin bir suçun yok. Eğer-eğer bir daha ölmekten bahse- öhö bahsedersen seni affetmem" Sesini duyunca ilk başta ne yapacağını bilemedi. Hemen yardım çağırıp seni savaş alanından çıkardı. Hastanedeyken bir an olsun başından ayrılmadı.
Levi:"neden...neden beni bu s**tiğimin dünyasında tek bıraktın?" duyamayacağını bilsede elini tutarken çaresizce sana fısıldadı. Tuttuğu elini sıkıp zorda olsa gözlerini açmaya çalıştın. İlk başta Levi'nin gözleri fal taşı gibi açıldı sonra yüzünü büyük ve içten bir gülümseme kapladı. "YAŞIYOR!! HANGE-HANGE O YAŞIYOR?" Levi hayatında hiç bu kadar mutlu olduğunu sanmıyordu çünkü sevdiği kadın, öldüğünü sandığı kadın ona geri dönmüştü. "Herkesi kaybetmiştim ama...ama ilk kez birisi bana geri döndü. Sana söz veriyorum yn. Sana bunu yapan o alçak pisliği geberteceğim *elini öper* lütfen iyi ol" sana verdiği sözü tutmaya giderken seni Hange'ye emanet etti.
Hange:Yerde yatan bedenine bir süre baktı. Ardından dizleri üstüne yığıldı. "Ben...tam bir aptalım...bunu görmem gerekirdi" geçirdiği şok yüzünden hareket edemiyordu. "Ha-hange..." Sesini duyduğu gibi sana baktı. Dolu olan gözleri kendini bıraktı. "Özür-özür dilerim yn" Sana bunu yapan kişiyi yakalayıp duymanın bile tüylerini diken diken edeceği işkenceler yaptı.
Erwin:Daha öncede yoldaşlarını kaybetmişti ama hiçbir zaman yaş tutmamış ya da oturup ağlamamıştı. Neden şu anda senin ölümün onun canını bu kadar yakıyordu? Neden seni o devin ağzına doğru iten kişiyi çıldırmış bir şekilde öldürmüştü? Yanına gelip diz çöktü. Sana bakınca göğüsünün hâlâ inip kalktığını fark etti. Yaşıyordun. Ölmemiştin hâlâ yaşıyordun. Bir kaç asker çağırıp tedavi olman için seni geri göndermelerini emretti. Artık her görevde seni bir adımda olsa yanından ayırmıyor.
