2. Bölüm

1.3K 69 135
                                    

Instagram: kimbuyazarciniz

Keyifli okumalar diliyorum.

Yıllarca beni peri masalındaymışım gibi hissetiren adam tam onsuz olmaz derken çekip gidip beni bitirmişti, peki bunları yaşayacak kadar ne büyük günah işlemiştim ben?

Ben ona alışmışken beni yüz üstü bırakan adam 6 yıl sonra tekrar karşımdaydı. Gözlerimiz bir süre birbirlerinden ayrılmazken en sonunda kendime gelip ayaklandım. Bacağıma ve ellerime sertçe çakıl taşları girmişti ama acısını düşünmemeye çalıştım.

6 yılda ne kadar değişmişti öyle, boyu uzamış vücudu daha da yapılı bir hale dönmüştü. Çene kemiği daha da belirgin bir halde, tarzı ise bu zamanki nesilin tarzına dönmüştü. En son 19 yaşında görmüştüm onu, şimdi ise 25 yaşında koca bir adamdı.

Değişmeyen bir tek şey vardı, gözlerindeki bakışlar.

O bana o gözleriyle baktıkça delirdiğimi hissediyordum. Nasıl hala ezberimdeydi o bakışlar, nasıl olurda içimde hala koca bir özlem vardı ona karşı?

Aytaç bana birkaç adım attı, şuan konuşmak istemiyor, sadece bu ortamdan kaçmak istiyordum.

Hızla arkamı dönüp bir diğer sokağa girdim. Koşar gibi hızlı adımlarıma insanlar garip garip bakıyordu. Bok mu vardı sanki

Deniz kenarına kadar aynı hızla yürüdüm. En sonunda nefes nefese kalmış bir şekilde kayalıklara oturdum. Bu deniz yüzmek için değildi, daha dalgalı ve taşlarla doluydu.

Ayaklarımı göğsüme yaslayıp denizi seyrettim. Manzaram belki denizdi ama gözlerimin önünden o bakışları gitmiyordu.

Aynı gitmeden önceki gibiydi, soğuk ve duygusuz.

Göz yaşlarım gözlerimden akıp giderken ağzımdan kaçan hıçkırıklara engel olamamıştım.

Kendime kızdım, 6 yıl geçmesine rağmen hala onu görünce kalbimin hızlanmasına çok kızdım.

Güneş tepeden gidinceye kadar orada oturup düşündüm, hava git gide daha çok kararırken oturduğum yerden kalktım. Uyuşmuş bacağım yüzünden birkaç kez yalpaladım, bu esnada bacağıma batan çakıl taşlarının acısını hissetmiştim.

Ve yine aklıma o geldi. "Orospu çocuğu." Diye sessizce mırıldandım.

Yalpalayan adımlarımla yürümeye başladım. Ayyaşların bulunduğu deniz kenarıydı burası. Bu yüzden burada bu kılıkla daha fazla durmak istemedim.

Hala üzerimde bikini onun üzerine de bikini üstü elbisesi vardı.

Hızlı adımlarımla eve doğru yürüdüm. Eve yaklaştıkça onu görebilme olasılığım ile strese giriyordum. Onu gördükçe sadece canım yanıyordu, aynı ülkede solumak bile istemiyordum onunla.

Bahçelerimizin ışıkları yanıkken yan evdeki bahçeden kahkahalar geliyordu. O tarafa bakmadan eve girmeyi planlıyordum ki tam bizim bahçe kapısını açar açmaz yan bahçeden annem seslendi. Oha anne ne ara oraya gittin sen ya.

Ne annemin ne de Emel teyzenin Aytaçla olan birlikteliğimizden haberi yoktu. Bu yüzden onlara göre hiçbir sorun yoktu.

"Kız Gaye." Annemin seslenişi bakışlarımı zoraki bir şekilde yana çevirmeme sebep olmuştu.

Emel teyzenin bahçede ki yemek masasında, Annem, Emel teyze ve Aytaç oturuyordu.

Kuruyan boğazımı acı bir yutkunma ile temizleyip konuştum. "Efendim anne."

"Nerden bu saate bu kılıkta, sabah bi gittin kaç saatir yoksun. Telefonlarını da açmadın."

Başımı yavaşça salladım. "Arkadaşlarlaydım anne." Hala küçük bir çocukmuşum gibi onca insanın içinde benimle böyle konuşması hiç hoşuma gitmemişti.

İNKİSAR Where stories live. Discover now