EMİR VEREMEZSİN

3.3K 259 14
                                    

Gözlerimi açmaya çalıştım ama güçsüzdüm. Ne olduğunu anlayamıyordum. Şu an sadece gördüğüm rüyayı biliyordum. Sonra yavaşça zihnimdeki pus dağılmaya başladı. Esir düşmüştüm, kaçmıştım ve ormanda bayılmıştım. Bayılırken birilerini görmüştüm ama net değillerdi.

Gözlerim kapalı, hareketsiz yatmaya devam ettim. Kulağım konuşma sesleriyle doldu.

''Bir hafta oldu. Hala uyanmadı.''

''Sanki biri bütün gücünü emip almış ve geriye boş bir beden bırakmış.''

İki farklı ses vardı. Benden mi bahsediyorlardı? Gerçekten bir haftadır baygın mıydım?

''Sence şu çıkan yangınla ilgisi var mıdır? Omzundaki yanık oradan mı kaldı?''

''Bilmiyorum. Yangınla ilgili pek bilgi yok. Araştırmalar da sonuç vermemiş. Çevreden yangın çıktığında kaçanlar görülmüş ama kim oldukları tam bir sır. Yangından kurtulan bir kişi bile bulunamamış.''

Kapının açılma sesiyle konuşmalar sessizliğe büründü. Neredeydim? Güvende miydim? Gözlerimi açmak istiyordum ama çok yorgundum. Uyanık kalmak için çabaladım ama boşuna bir uğraş oldu ve tekrar bu dünyadan soyutlandım.

Rüyasız bir uyku sonrası tekrar uyandım ve bu defa gözlerimi açmayı başardım. Dudaklarım kurak topraklar gibi kuruydu. Ağzımı oynatmaya çalıştığımda o çatlaklardan sızan kanın tadını aldım. Gözlerim üzerine ağır bir yük binmiş gibi ağırdı ama açık tutmayı başarmıştım. Yattığım yerden görebildiğim kadarıyla etrafa bakındım ama görüş alanım kısıtlıydı. Elimi oynatmaya çalıştığımda biraz olsun havaya kaldırabildim. Hiç bu kadar güçsüz olmamıştım.

Kenarda duran sürahiyi fark ettiğimde susuzluğum haykırmaya başladı. Hareket etmek zordu ama uyandığım için yanıma gelen olmadığına göre içeride tek başımaydım ve suyu almak için kalkmam gerekiyordu.

Ellerimle yattığım yatağın kenarlarından güç aldım ve kendimi yukarı doğru itip yatakta yarı oturur pozisyona geldim. Bu hareket bile yorulmama yetmişti. Kendimi rüyada gördüğüm küçük Naire gibi hissediyordum. O da o ateş patlaması sonrası böyle olmuştu. O ateş taşıyan kadın bana neden o taşları verip bu duruma düşmeme sebep olmuştu ki?

Ayaklarımı tek tek yataktan sarkıttım ve yatağın kenarlarına tutunarak ayağa kalktım. Bir adım atıp durdum. Nefes nefese kalmıştım. Sonra bir adım daha attım ve bedenim kendi ağırlığını taşıyamayınca yere düştüm.

Ayağı kalkmak istiyordum ama gücüm yoktu. Düştüğüm yerden doğrulmaya çalışırken kapı açıldı ve sonrasında korku dolu bir ses ''Naire.'' diyerek bana doğru koştu ve hiç zorlanmadan kucaklayıp düştüğüm yerden kaldırarak yatağa geri yatırdı. Her şey çok hızlı olmuştu ama bana Naire dediğini fark etmiştim. Ah, bu Naire kimdi?

Bakışlarım beni düştüğüm yerden kurtarana döndü. Mavi gözleri denizi andırıyordu. Boyu uzundu, saçları kısa ama gürdü. Yüzünün her hattı özenle çizilmiş gibiydi. ''İyi misin?'' Cevap vermeden yüzü dış kapıya döndü. ''Buradaki görevli hekim nerede? Neden kimse yok?''

Anında kapı açıldı ve içeriye kadın girdi. ''Bağışlayın, acil bir hasta için gitmem gerekmişti.''

''Onunla özel olarak ilgilenmenizi söylemiştim. Siz yoksanız yardımcınız burada kalacak ama biriniz hep burada olacak.''

Bu adam kimdi? Neden benimle bu kadar ilgileniyordu? Daha doğrusu ilgilendiği ben miydim yoksa Naire miydi? Hayallerimde ve rüyalarımda Naire'yi görmüştüm bana çok benziyordu ve onun kim olduğunu çözemeden şimdide yerine mi geçmiştim? Naire neredeydi peki? Bu adam konuştuğundaki ses tonu çok tanıdıktı.

NAİRE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin