SAVAŞIN ADALETİ OLMAZ

2.3K 253 41
                                    

Konuklar saraydan ayrılıp yollarına devam ettiklerinde Kral dün gece neler konuştuğumuzu sorunca hepsini anlattım. ''Bildiğimizi doğrulamış olduk.'' diye yorumda bulundu.

''Evet, ama anlamadığım ağabeyin bunu neden yaptı? Büyük kardeş oydu, kral o olacaktı. Neden kendi ülkesine ihanet etmeyi seçti?''

''Bilmiyorum. Babam ülke işlerinden uzaklaştırıyordu evet ama açıkca dile gelmiş bir ret yoktu. O her zaman gelecek kraldı.''

Bahçede yavaş adımlarla yürürken dış kapının açıldığını bildiren bir boru sesi geldi. Beklenen misafir yoktu. Kimin geldiğini görmek için kapıya doğru adımladık ve at üstünde içeri girenlere baktık. Kral ''Bunlar görevlendirdiğim adamlar.'' dedi ve o anda atların birinin üstünde ateş taşıyan kadını gördüm. Sonunda gelmişti. Yüzümde istemsiz bir gülümseme oluştu ve aynı anda kalbime Naire'den yansıyan bir duygu daha aktı. Karşımdaki kadına karşı; Sevgi, saygı ve bağlılık. Ve bu anda ismini bildiğimi farkettim; Aliya. Yine bir şekilde Naire'nin ona 'Aliya ateş,' diye seslendiğini biliyordum.

Attan inip birkaç adım atttı ve karşımda durdu. ''Hoşgeldin, Aliya Ateş,'' diyerek selamladığımda ilk defa yüzünde bir gülümseme oluştu ve avucundan çıkan bir minik alev üzerime sıçrayıp bedenimde yok oldu.

''Hala karanlık.'' dedi ve saraya doğru yürümeye devam etti.

Arkasından koşar adım yürüdüm. ''Ne karanlık?''

Adımları yavaşlamadı. Her daim bastonla yürüyen o kadın bu defa güçlü, hızlı adımlarla yürüyordu. Kral'da bizi takip ediyordu. Yakut odaya çıktığımızda kenardaki koltuğa oturdu. ''Burada kalacağım.'' deyince Kral ''ama,'' diye itiraz edecek oldu ki anında elini kaldırıp onu susturdu.

''Naire'yi istiyorsan geri çekil.'' İkimize de dikkatle baktı. ''İki küçük çocuktan başka bir şey değilsiniz. Toysunuz. Küçük bir suyun içinde çırpınıp duruyorsunuz ama ayağınızı yere bassanız kurtulacağınızı farketmiyorsunuz. Gören gözleriniz görmekten aciz.''

Sonra gözlerimin içine baktı. Gözbebeklerinde dans eden alevler vardı. ''Bu işi bu kadar zamanda halledersin diye düşünmüştüm ama olmadı. Beni buraya kadar gelmek zorunda bıraktın ve gözlerim artık prens Velya'yı görmüyor.''

Yine söylediklerini anlamıyordum. Krala döndü. ''Dışarı çık.'' Sesi öyle bir tonda çıkmıştı ki Kral küçük bir çocuk gibi odadan çıktı. Oturduğu yerden kalkıp etrafımda dönmeye başladı.

''Naire, benimle ne kadar sürede iletişim kurmayı başardı?''

Rüyalarımda aradaki süreyi çıkaramamıştım sadece Aliya Ateş'in rüyasına girebilmek için çokça çabaladığını biliyordum. ''Bilmiyorum.'' dedim.

''Tam bir yıl. Naire güçlüdür, iyi bir savaşçıdır ama akıl gözünden yoksundur. Dövüşmeyi, savaşmayı, öldürmeyi iyi bilir ama söz konusu akıl gözü oldu mu emeklemeyi bile beceremeyen bir çocuktur.''

''Ama o Kral'ın rüyasına girmeyi başardı.''

''Güçsüz demedim. Sözlere dikkat et. Emeklemeyi beceremeyen bir çocuk gerekli çabayla iyi bir koşucu olabilir. Bir yıl sonunda emeklemeyi öğrendi, sonra hızla koşmaya başladı.''

''Neden her şeyi açıkca söylemiyorsun? Naire'ye ne oldu? Sana, Krala söylediği neydi?''

Adımlarını durdurup yüzüme baktı. ''Ben sana emeklemeyi öğretmek için gelmedim. Koşmayı öğrenmen için geldim.''

Kenarda duran koltuğa oturdu ve yanını gösterdi. ''Otur ve geldiğin hayatı anlat.''

Daha önce hiç bu kadar uzun konuşmamıştık. Ona doğduğum yeri, büyüdüğüm sokakları, geldiğim zamanı, dövüşlerimi, her şeyimi anlattım. Yargılamadı, deli gözüyle bakmadı. Sadece dinledi. Biraz da Naire'nin hayatını nasıl öğrendiğimi anlattım ve son olarak gördüğüm hayaldeki karmaşıklığı. O karmaşayı dinlediğinde sessizliğini bozdu.

NAİRE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin