-Senin bu iticilik halis mi?

-Evet babama çekmişim.

Babası böyleyse annesi bu adama nasıl katlanıp da adamdan çocuk yaptı? Bak işte bu ilgimi çekti.

-Babam eğer böyleyse sen nasıl dünyaya geldin? Annen babana nasıl katlandı?

-Annem hayatta olsaydı beraber sorardık.

Boğazımda bir anda bir düğüm oluştu. Bu da neyin nesiydi şimdi? Yaptığı iğrençti. Annesi ölmüş birine annesini hatırlatmak da neyin nesi? Gerçekten bu aralar pek mantıklı davranmıyordum.

“Aferin sana beyinsiz çocuğa yazık değil mi? “

“Ay kes be iç ses seninle gerçekten uğraşamam. “

“Beni susturamazsın ve uğraşmak zorundasın. Ben senin vicdanınım pardon vicdansızlığın. “

“Sensin vicdansız. “

“Aynı mantığa geliyor. Sonuç olarak vicdansızsın tatlım. “

“Tatlı mıyım gerçekten iç ses? “

“Ay Tabii ki hayır cadısın kızım sen. Hatırlasana ilkokul da sırf ele ele gezdiğin çocuğun elini başka kız tutunca çocuğun oturduğu sıraya Japon yapıştırıcısı yapıştırıp çocuğu tüm okula rezil etmiştin. “

“O çocukla geçenlerde denk gelmiştim. Çok utandım, yüzüne bakamadım. “

“Ay bir zahmet bakama. Şu az önce vicdansızlık yaptığın çocuktan özür dilesen iyi olacak. “

“Tamam be kes. “

“Sen de bana kes demeye alıştın ha?”

“Eyvallah. “

Gerçekten de çocuğa karşı çok vicdansız davranmıştım. Göz göre göre şaka boka dönmüştü. Sakin bir tonda ses atmak istedim. Şu cümleleri kurarak kayıt tuşuna bastım.

-Amacım seni üzmek yada kırmak değildi. Sadece çok soğuk olduğum için bir şaka yapmak istedim. Kalbini kırdıysam da ayrıca özür dilerim.

Sesi yolladıktan birkaç dakika sonra bildirim ekranına mesaj düştü.

-Sorun değil.

-Pekala.

-Ee biz tanışmadık.

-Tanışmamız mı gerekiyor Bay’ım?

İlk defa bu kelimeyi kullanmama mı şaşırmalıyım yoksa bir erkeğe yürümeme mi şaşırmalıyım?

-İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa.

-Tanışmadan konuşamıyor muyuz?

-Tanışmadan herkesle konuşurum. Herkes olmanı istemiyorum.

-Neyse yarın yine girerim. Şimdi işlerim var.

Aslında pek işim yoktu ama şu yeni çıkan filmi izlemesem olmazdı. Wednesday, bu aralar keşfetim de sadece bu film vardı. Aslında fragman dikkat çekici ve çok güzeldi. Ece yine söyleniyordu, ah bu kızın tek vasfı söylenmek. Oflaya Oflaya bende söylenmeye başladım.

-Sen niye söyleniyorsun yine Ece?

Ece de elindeki test kitabını yerlere atıp atıp alıyordu.

-Ya anlayamıyorum 20 soruda nasıl 2 yanlış yapabiliyorum?

-Sen iki saattir buna mı ağlayıp zırladın?

İNTİAŞKМесто, где живут истории. Откройте их для себя