Kendi üzerindeki ceketi çıkarıp kısa kollu ile kalmış, ceketi Hyunjin'in üzerine örterken onu bekleyen kolların arasına girmişti. Hyunjin ceketi ikisinin üstüne attıktan sonra kendi kollarının arasına Seungmin'i kenetleyip başını boynuna yerleştirdi ve uykusuna kaldığı yerden devam etti.

Seungmin de tek elini onun boynuna atıp saçlarının arasına parmaklarını yerleştirmiş, düşmeyeceğine emin olarak gözlerini kapatmıştı.

Sabah Jisung esneye esneye yataktan kalkıp çalan kapıyı açmak için ilerledi, açtığında ise onu Minho bekliyordu. Minho güldü. "Uyanamamış gibisin."

Başını salladı. "Halimizi görmek ister misin?"

Elinden tuttuğu alfa ile içeriye girip salona bakmış, bir koltukta birbirlerine sarılarak uyuyakalan Changbin ve Chan'ı göstermişti. Minho kendini tutamadan onların haline gülüp fotoğraflarını çekti ve telefonunu cebine atarken Jisung kollarını gövdesine sardı. "İşin yoksa uyuyalım mı, çok geç yattım, lütfen."

Alfa reddetmedi çünkü bizzat kendisinin de ihtiyacı vardı.

Ona sarılan Jisung'u tutup koltuğa çekerken ikisi orada uyuyakalmış, saatler sonra annesi tarafından hepsi uyandırılmıştı. Dördü de beraber kahvaltı etmişler, Chan ve Changbin evlerine geçerken de Jisung ve Minho da üst kata Jisung'un odasına çıkmışlardı.

"Sence ne giysem?" diyerek dolabını açtı Jisung, biraz geri çekilip yatağının üstünde oturan alfanın kıyafetlerini görmesini sağlamış, merakla ona bakmıştı. "Şu kırmızı sweat gibi bir şey görüyorum," diyen Minho ile sırıtıp crop sweati eline alarak kenara bıraktı.

Minho yatağa uzandı. "Altına da bol kot giyebilirsin."

"Olur," dedi reddetmeden, pantolonlarının içinden yüksek bel kot seçip şortunu sıyırarak üstüne geçirmiş, tişörtünü çıkarıp sweati giymişti. Kıyafetlerini katlayıp dolaba yerleştirdikten sonra Jisung eline kenarda duran güneş kremini aldı ve ilerleyip yatakta uzanan alfanın kucağına oturdu.

Alfa anladığı şeyle gülüp gözlerini kapatmış, Jisung ise onun yüzüne güneş kremi sürdükten sonra yanaklarına vura vura en son tek eliyle yanaklarını sıkıp dudaklarından öpmüş, Minho gülerken o da kendi yüzüne kremi sürüp sırt çantasına gerekli birkaç bir şeyi atmıştı.

"Anne!" dedi bağırarak. "Biz çıkıyoruz!"

"Dikkat edin!"

Minho elini Jisung'un çıplak beline sararak önlerindeki engele takılmasını engellemiş, "Ederiz!" diye seslenmişti. Beraber evden çıkıp düğün mekanına geçerlerken Jisung heyecanla etrafa bakıyordu.

Sadece iki gün sonra burada evlenecek olduğu gerçeği deli gibi gülmesini sağlayıp onu mutlu ederken oturduğu sandalyeden ileride dolaşan alfaya dikti gözlerini.

Minho ona istisnasız her şeyiyle çok güzel geliyordu ve bu gerçekten onun için çok farklı şeylerdi. Heyecanına ve içinin kıpır kıpır olmasına engel olamayan omega yerinden kalkıp yavaşça ilerlemiş, sanki gerçekten kendi düğünlerinde yürüyorlarmış gibi yapmak için alfanın koluna girip gülümseyerek yüzüne bakmıştı.

Göz göze geldiklerinde karşılıklı sırıtırlarken Minho, Jisung'un oyununa ayak uydurdu ve adımlamaya devam etti, küçük küçük başlayan adımları kürsüye varınca Jisung "Çok güzel geliyor her şey," diyerek itiraf etmişti. "O kadar mutluyum ki! İki gün sonra tam burada yemin edeceğimiz anı sabırsızlıkla bekliyorum."

Minho "Bende öyle bebeğim," deyip ellerini omeganın giydiği yarım sweatten dolayı açık olan beline koyarak yavaşça okşamış, yüzüne bakmıştı. "Böyle göründüğüme bakma, bağırıp çığlık atmamak için zor duruyorum."

star lost, minsung ✓Where stories live. Discover now