2) SİMGE

297 92 40
                                    







ARİS:

"Bir tarafta gri saçlı, üç küpeli çocuğumuz VAHŞİ KAPLAN  ve diğer taraftaysa sallanan küpeli, uzun saçlı SARI EJDERRRRR. Bakalım hangisi kazanacak. Hadi, hadi ama bayanlaaaaar heyecanlanın biraz." Kan kırmızısı gözlerini bize doğru çevirdi ve ekledi;

"AHHH!!! SENDE BURADAYDIN değil mi küçük çocuk?"

       Her zaman yaptığı gibi küçümser, yaramaz çocuk sırıtışını yüzüne yerleştirerek  Erin'e doğru  baktı ve sanki bir şey ima edermişçesine  ard arda  kaşlarını indirip kaldırdı. Bu aslında gülünesi bir şeydi.  Çünkü çok uzaktan bakıldığında bile Erin'in Miray'dan ne kadar uzun olduğu  aşikardı.

     "Veeeeee başlaaaaa." Miray'ın elindeki kırmızı bayrağı yere doğru indirmesiyle  hepimiz kollarımızla gözlerimizi kapattık. Neyse ki rutinimiz haline gelen bu eğlenceli yarışlarda havaya nasıl toz kalktığı konusunda artık tecrübeliydik.  Bana kalırsa bu yarışı kazanacak olan belliydi. Sonuçta vahşi bir kaplanı kimse geçemezdi.

    "Aris biraz ister misin?" Kolumu indirip sağ gözümü hafifçe açtım. Başlangış çizgisinden çoktan uzaklaşmışlardı ve  toz perdesi tekrar eski yerine çökmeye başlamıştı. Şimdi yarışı rahatça izleyebilirdim. Arkamdaki büyük gövdeli ağaca yaslanarak bakışlarımı buz mavisi gözlere çevirdim. Sarı saçları omuzlarından dökülen Rida elindeki patlamış mısırı bana doğru uzatıyordu. 

   Onun gibi simgesiz olmayı çok isterdim. Rida hepimizin aksine simgesi olmayan tek kişiydi. Bütün bu yaşananlardan sonra ondaki değişim sadece göz rengi ve sivrileşen kulaklarında olmuştu. Bizde ise hem fiziksel değişim olmuş hem de simgelerimiz belirmişti. Ve biz her iğne tedavisine girdiğimizde sadece fiziksel olarak değişen yerlerimiz değil oluşan simgelerimizde yanarak  bize ızdırap veriyordu.

"Teşekkürler." Diyip birkaç tanesini ağzıma attım. Bu mısırlar benim sevdiğimin aksine fazla tuzlu sayılırlardı.

  "Heeyyy n'oldu sarı ejder geride kaldın sanki" Miray yaptığı en iyi şeyi yine yapıyordu. Aden' i  kışkırtmaya tam gaz devam ediyordu. Bu onun en hoşlandığı şeylerden birisiydi. Onu tanıdım tanıyalı birilerine sataşarak güldürmeyi seven birisiydi.

Uzun bir ıslık çalarak "Bu defa sarı ejderi fazla sinirlendirdim sanırım." Dedi.

   Bu kışkırtma işe yaramışa benziyordu.  Artık Aden Dorayla arasındaki mesafeyi hızla kapatmaya başlamıştı. Ama bitiş çizgisine çok az mesafe kalmıştı. Gözlerim Miray'a kaydı. Bileklerinin tamamını kaplayan ve parmaklarına kadar uzanan siyah şeritli simgesi olduğunu duymuştum. Fakat onunkisini hiç göremedim.  Uyurken bile ellerinden çıkarmadığı siyah deri eldivenleri vardı. Artık  bütünleşmiş gibiydiler. Aslında bu onu çekici yapıyordu. Özelliklede eldivenli ellerini siyah ve yeşil saçlarının arasında gezdirdiğinde. 

"Veeeee kazanannn." Artık nefesler tutulmuş, patlamış mısır yemeye ara verilmişti. İkisi de birbirine çok yakındı. Berabere kalabilirler miydi?

"DORAAAAA. İŞTE BUUU. VAHŞİ KAPLANIN  KAZANACAĞINI BİLİYORDUMMM. SARI EJDER YAVAŞ OLDUĞUNU SÖY-LE –MİŞ-TİİİİMMM."

    Miray olağan tüm sesiyle haykırıyordu. Fakat bu defa Aden'i  gerçekten kızdırmışa benziyordu. Aden ejder halinden insan formuna geçince bütün heybetiyle Miray'a yaklaştı.

    "BANA BAK APTAL TİLKİ ,ÖNCEKİ YARIŞTA SENİ NASIL YENDİĞİMİ HATIRLATMAMI İSTER MİSİN?"

  İki elini de havaya kaldırarak gerileyen Miray;

  "Pekala, pekala sarı çocuk. Sadece eğleniyorum."

     Dora'da insan formuna dönerek yanlarına yaklaştı ve simgesi olan  -bileğiden omzuna kadar ilerleyerek birbirine geçmiş gri ve mavi halkalı- sol elini Aden'in omzuna koydu.

CEHENNEMİ DÖNÜŞTÜRMEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin