3. KIZIL ELMA

92 9 5
                                    

Merhabalar

Aşağıdaki duyuruyu dikkate almanız güzel bölümler içindir.

İyi Okumalar👇

On gün geçmişti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


On gün geçmişti. Çaresiz çığlıkların yanına umut dolu iniltiler de karışmıştı bu süre zarfında. Güneş, kızıllığını kaybedip karanlığın içine çekilirken Frank, başını göğe kaldırmış, kabarmış, yağmur dolu havaya bakıyordu. Bakışlarını elindeki boş ekmek sepetine indirip küçük kırıntılarla bakışmaya başladı.

"Kralım, bugünlük işimiz, şükür ki erken bitti." terlemiş alnını elinin teriyle silerken konuştu, Freya.

Frank, minnet dolu bakışlarıyla saçı başı karışmış, yorgunca yanına adımlayan matmazelin iri kahvelerine baktı.

"Evet, matmazel. Bugün, tepmediler ya sizi koyunlar?"

Dudaklarında bir tebessüm belirince kafasını olumsuzca sallayıp "Hayır, sanırım bana alıştılar artık." dağılmış topuzundan sarkan tutamları eliyle geri iteleyip "Siz ne yaptınız? Yani nasıllar?" askerleri kasteden meraklı tınısıyla.

Elindeki boş ekmek sepetini gösterip "Aynı ama daha ne kadar sürecek bu..." iç çekti "... bu yalanlar, matmazel?"

"Bilemiyorum. Sanırım gözleri tekrar görene kadar." Frank'in elinde tuttuğu sepeti alıp biraz ötedeki elma ağacının altına yürüdü. Frank, giden silüetin ağacın altında durup ekmek kırıntılarını herzamanki gibi kuşlara döküşünü izledi.

"Matmazel, kuşlar, size minnettarlardır." yorgun bir gülüşle. Freya, adımlarını gülen adamın yanında durdurup "Onlarda bizler gibiler, kralım" esen rüzgarla "Yağmur, bastıracak gibi." uçuşan eteğini tutarken.

Frank, olumluca başını sallarken şatoya adımlamışlardı.

₪₪₪₪₪₪

Frank, elindeki tıbbi bilgiler kitabının kapağını kapamış, sızlayan gözlerini kapayıp sandalyesinde geri vermişti sırtını. Gecenin bilinmez kaçıyken pencerenin ardındaki sarı gözlü baykuş, içeri bakıyordu. Araladığı gözleriyle masasında titreşen erimiş muma bakarak dudaklarını çaresizlikle dişledi; yine çare bulamamıştı sarı yaprakların içerisinde. Tıklatılan kapıyla gözlerini çevirdi.

"Geliniz, matmazel."

Açılan kapıyla birlikte ilk mayhoş koku içeri sızarken koca ve parıltılı gözlerin süslediği yüz belirdi ve girdi.
İnce bele sarmaşık gibi dolanmış simsiyah saçların içinden mi geliyordu bu koku acaba? Tek kaşı merakla kalkarken kemikli burnunu hoş eden kokuyu soludu.

"Lütfen, oturun, matmazel." eliyle koltuğu göstermişti.

Oturdu.

"Bir şey bulabildiniz mi, kralım?"

BEYAZDAKİ KIRMIZI  (SAKLI İNİLTİLER) Where stories live. Discover now