Artık korkum sensin

343 7 3
                                    

"Ş-şey" diyorum güvensizce.
Yüzünde hafif bir merak beliriyor. Konuşmaya devam etmem için
"Evet?" Diyor sessizce.
"Şey ben düşündüm ki, belki yarında buluşabiliriz."
"Bugün buluşmadık ki yarın buluşalım."
Bu cümle kendimi tam bir aptal gibi hissetmeme neden olsada;
"Doğru. O zaman neden ilk kez yarın buluşmuyoruz?"
İfadesizce suratıma bakıyor. Kahretsin bir şey söylesene!
"Yani şey kütüphaneye filan gidebiliriz mesela." Diyorum çaresizce.
"Peki. Yarın saat 5'te orada ol."
"İyi ama kurs var."
"Sen bilirsin. İstersen gelme." Diyor kendinden emin bir şekilde.
"Hayır! Tabiki orada olacağım."

Ah zaman çok mu yavaş ilerliyor, yoksa ben mi çok hızlıyım? Okul bittikten sonra amaçsızca dolanıyorum. En sonunda daha yarım saatim olmasını umursamadan kütüphaneye gidiyorum. İçeri girdiğimde Kaan'ın en köşede oturmuş kitap okuduğunu görüyorum. İçimde bir şeyler pır pır ediyor ama bunu bastırıp ona doğru yürümeye başlıyorum. Beni fark etmiyor. Yanına geldiğimde hafifçe omzuna dokunuyorum. İrkilip başını kaldırıyor. Mavi gözleri beni delip geçiyor. Sonra;
"Otursana." Diyor sessizce.
Bende yanındaki sandalyeye oturuyorum.
"Ne hakkında?" Diye soruyorum elindeki kitabı göstererek.
"Korkularımız." Diyor.
"Hmm." Diyorum söykeyecek bir şey bulamayarak. En sonunda;
"Nelerden korkuyorsun?" Diyorum. Sonra sorumun ne kadar aptalca olduğunu düşünüp beni terslemesini bekliyorum. Ama beklediğim gibi olmuyor. Önündeki sabit bir noktaya bakarak;
"Her şeyden." Diyor.
"En çok neden korkuyorsun?"
"Beni anlayacak kimse olmamasından."
"Kimsenin seni anlamadığını mı düşünüyorsun?"
"İnsanlar anladıklarını sanıyorlar. Ama anlamıyorlar.
Bir sessizlik sarıyor etrafı. Sonra düşünceleri savmak istermişcesine başını iki yana sallıyor.
"Her neyse." Diyor. "Ne yapacağız?"
"Bilmem. Kitap okuyabiliriz. Ya da başka bir şey istiyorsan fark etmez."
"Kitap okuyalım." Diyor gözlerime bakmadan.
Ayağa kalkıp rafları geziyorum. Bana uygun bir kitap bulmak için. Daha sonra adını pek duymadığım yıpranmış sayfalı eski bir romanı alıyorum elime. Geçip yine sandalyeme oturuyorum.
Bir süre kitap okuyoruz. Ama o karşımda otururken kitaba odaklanmam mümkün değil. Sürekli ona bakıp durduğumu fark etmiş olacak ki;
"Ne var?" Diyor.
"Yok bir şey." Derken sesim titriyor.
Gözlerime bakıp hafifçe gülümsüyor. Daha ne kadar orda oturduk bilmiyorum. En sonunda gitmeye karar verdiğimizde havanın çoktan kararmış olduğunu fark ediyorum. Dışarı çıktığımızda yanıma bir mont almadığım için pişman oluyorum. Ama üşüdüğümü belli etmemeye çalışıyorum çünkü gerçekten tam bir aptak gibi görünürüm.
"Yaren."
"Hmm?"
"Üşüyor musun?"
"Y-yoo. Ne alakası var?"
"Penguen gibi titriyorsunda."
Bunu söylemesi ikimizide güldürüyor. Onu ilk kez bu kadar içten gülerken görüyorum.
"Hadi ama al şu montu. Eğer üşürsen hasta olursun ve ben resim çizerken yanımda birinin habire burun çekmesini istemiyorum."
Yine gülüyoruz ve bana uzattığı montu alıp giyiyorum. Bu yaptığımızın çok klişe olmasına aldırmıyorum. Sonra suya taş atıp sektirmeye çalışan bir çocuk görüyorum. Kaan'ın tekerlekli sandalyesinden tutup o yöne sürmeye başlıyorum.
"Yaren ne yapıyorsun?!" Diyor sinirle.
"Üzgünüm, ama bunu yapmak zorundaydım." Diyorum çocuğun yanına geldiğimizde.
Yerden düz bir taş alıp denize atıyorum.
"Ne yapıyorsun gece gece?!" Diyor sesinde kızgınlığın yanında merakta var.
"Hiç yapmadın mı taş sektirme." Diyorum gülerek. Tamam, tam bir aptal gibi davranıyor olabilirim ama çocukluğumun en zevkli oyununu hatırlamak beni neşelendiriyor.
"Yaren saçmalama." Diyor bıkkınlıkla.
Eline bir taş tutuşturup;
"Bir kez denesen? Lütfen."
"Hayatta olmaz. Hadi Yaren." Diyor
"Bir kerecik? Lütfeeen"
"Cidden çok inatçı olduğunu daha önce söyleyen oldu mu?"
"Hadi canım ne inatı?" Diyorum gülerek.
Sonra nasıl atılacağını gösteriyorum. Birkaç denemeden sonra benden bile iyi yapmaya başlıyor.
"Yaren saçmalamayı kes" diye taklit ediyorum onu. Sonra gülmeye başlıyoruz.
Gülmemi durduramayak onun yanına diz çöküyorum. En sonunda sakinleştiğimizde;
"Sana korkularımı anlattım, artık korkum sensin." diyor neredeyse duyamayacağım kadar kısık sesle.

Teog'a 3 gün kalmışken yazdım bu bölümü o yüzden pek bir şey beklemeyin :D Müzikle dinlerseniz güzel olur :) Neyse sizi seviyorum, umarım daha fazla vote ve yorum gelir...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 25, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ENGEL DEĞİLWhere stories live. Discover now