"ne konuşacaksınız benimle peki"

"arabada olmaz. Sana bağırıp çağırabileceğim insanlardan uzak sakin bir yere götür beni" dedim. Arabanın hızını daha da arttırırken sakin kalmaya çalışarak yolu izlemeye devam ettim.

Aşırı gergindim aslında. Onun hemen dönmesini ve bu konuşmanın bu kadar erken olmasını beklemiyordum. Haliyle gerilmiştim. Nasıl davranacağımı, ne tepki vereceğimi bilmiyordum ama bundan daha çok beni geren konuysa onun ne tepki vereceğiydi. Deli gibi yalanlamasını, mantığıma uyarak kendini haklı çıkarmasını istiyordum. Ben iflah olmaz akıllanmaz bir salaktım o kesindi.. Diğer bir korktuğum şey de bunları öğrendiğim için bana da aynısını yapar mıydı düşüncesiydi. Yapmazdı herhalde.. Vücuduma bir titreme geldi. Yapmazdı dimi.

"ne olursa olsun bana zarar vermezsin dimi demir" dememle ona dönerken onunda bana dönen yüzü afallamıştı. Gözleri kademe kademe siyahlaşırken çenesi kasılmıştı.

"o ne demek öyle avukat. Tabi ki sana zarar vermem o nerden çıktı"

"sordum işte." diyip omuz silktim. İnşallah dediği gibi olurdu. Sedatın dediği gibi gittiğim yerden konum atacaktım. Başıma bir şey gelirse en azından kimseye yem olmadan bulurlardı beni. Düşüncelerime güldüm. Kalbimi deli gibi attıran adam tarafından öldürüleceğimi düşünmem ne komikti.. Ama dünya hali kimin ne olacağı kiminse ne yapacağı belli olmazdı.

"nereye götürüyorsun beni böyle" araba orman yoluna saparken tedirginlik içinde atıldım.

"bana istediğin gibi bağırabileceğin sakin bir yere götürmemi istedin. Ben de onu yapıyorum"

"ormana mı getirdin yani beni"

"ormana değil dağ evine" gözlerini bir saniye bile bana çevirmemişti. Öyle gergindi ki.. Bedeni kaskatı suratı semsertti. Ürktüm bu halinden.. Tedirginlikle tekrar sırtımı koltuğa yaslarken sakin kalmaya çalıştım.

Araba bir süre daha  gittikten sonra kocaman bir ahşap evin önünde durdu. Demir hızla arabadan inerken sakin olmam gerektiğini kendime tekrar edip kemerimi çözdüm. Arabadan inmeden hızla telefonumu çıkardım sedata konum attım ve iyi olduğumu yazdım. Yani şu anlık iyiydim tabi..

Gözüm eve doğru yürüyen demire giderken yavaşça ben de çıktım arabadan ve peşinden gittim.

Eve girmiş kapıyı açık bırakmıştı. Tedirginlikle içeri girdim. İçeride beni siyahın hakim olduğu fakat insanı boğmadığı harika bir ortam karşılamıştı. Salonun her yeri boydancamdı. Camların ardında uçsuz bucaksız bir orman gözler önüne serilirken büyülenmiş gibi bakıyordum manzaraya.

"burası uygun mu senin için" demirin sesini duymamla kendime gelirken algımı topladım hemen

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"burası uygun mu senin için" demirin sesini duymamla kendime gelirken algımı topladım hemen. Sanki manzara izlemeye gelmiştim.

"gayet uygun"

ASYA (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now