3. Pencere

48 1 0
                                    

Hayattaki bu anlamsız ama lezzetli ayrıntılar karşısında yapılması gereken onlarca iş vardı. Okulun bitmesi iple çekilirken bu kursun projesi resmen okul günlerini özletmişti. Sahi nereden bulaşmıştı bu işe? Sabahtan akşama kadar dışarılarda gezen, eğlenen abisinin yoğun ısrarına, reklamına maruz kalarak "denemekten ne çıkar" diyerek bir bilinmezin, dehşetcengiz bir temponun ve üretken olma gereğinin baskısında bulmuştu kendini. Projesini bir an önce teslim etmesi gerekiyordu. İşleri çok ama zamanı azdı. Titreyen elleriyle lehim makinesinin son devreyi oluşturmasına yön verdi. Bir şeyler olması gerekiyordu ama tam olarak ne olması gerektiğinden emin değildi. Projesine göre lazeri canlı dokuların hızlı çoğalmasında kullanıp yara iyileşimi konusunda olumlu sonuçlar elde edecekti. İlk denemede olma ihtimalini düşünerek tuşa bastı. O esnada siyah dairesel bir açıklık tablo misali duvarı süsledi.

Geçen bu zaman zarfında abisi sırt çantası ve rahat tişörtü ile "ben çıkıyorum" demek için kardeşinin kapısını açtığında küçük gözleri gözlüklerinin ardından hız limitini aşmış bir aracı yakalayan mobese kamerasının sevinci ile ışıldadı. Bu siyah tablo yıllardır oynadığı oyunlarda, izlediği bilim kurgu çizgifilmlerde gördüğü portal olduğuna adı kadar olmasa da soyadı kadar emindi. Ayakkabılarını eline alarak " ben Japonya'ya gidiyorum" diyerek siyahın en koyu tonu olan bu dairesel tablodan kendini başka bir bilinmeze attı.

PencereOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz