Yol boyunca o titan bozuntusuna bu kadar kısa sürede nasıl tutulduğumu sorguluyordum ve cevabını alamıyordum.. Aramızda duygusal bir an, doğru düzgün bir konuşma bile geçmemişti ve ben ona nasıl böyle tutulmuştum. Sanki 40 yıllık kocamdan ihanet yemiş kadar üzülmüştüm ve sarsılmıştım öğrendiklerim karşısında.

Hayatımda ilk kez bir adam için atan şu kalbime seçtiği kişi için lanet ediyordum. Çünkü içten içe bu işin beni çürüteceğini biliyordum.

"arabanızı buraya bırakamazsınız hanımefendi" arabayı Troya'nın tam önüne bırakırken elimdeki anahtarı, hala söylenen valeye fırlattım.

"fazla kalmıcam" diyip hızla içeri girdim. Ayaklarım aceleyle üst kata çıkan merdivenlere yönelirken elim ayağım titriyordu. Sadece ona saldırmak istiyordum. Nasıl bunları yaptığını sormak istiyordum. Birazcık olsun kalbimi ona karşı soğutmak istiyordum.. Tüm hayal kırıklığımı, onu savunan kalbime olan sinirimi ona saldırarak akıtmak istiyordum.

"hanımefendi ne yapıyorsunuz oraya giremezsiniz" şık giyimli bir kadın peşimden bağırırken hızla odasının kapısını açtım. Oda bomboştu.. O Yoktu.

"hanımefendi demir bey burada değil"

"nerede o kulüpte mi" diye tısladım..

"hayır bu sabah yurtdışına çıktı" demesiyle elim anlıma giderken feci şekilde ağrıyan başımı ovaladım.

"nereye gitti"

"sizi neden ilg.."

"nereye dedim" diye çıkışmamla yüzü bozuldu.

"İtalya" demek İtalya'ya girmişti. Babasının yanına.. Belki de yeni sevkiyatların planını yapmaya gitmişti. Tam bir aptaldım.. Kanıt yok diye babama onu suçlama diyordum ama bende kanıt yokken ona inanıyordum.. İkimizin bu durum karşısındaki tutumunda tek fark ben olumlu saftayken o olumsuzdaydı ve sanırım babam bu sefer haklıydı..

"ne zaman dönücek söyledi mi?"

"bilmiyorum. Siz kimsiniz. Hem buraya bu şekilde elinizi kolunuzu sallayarak giremezsiniz" demesiyle alayla güldüm.

"ama bak girdim" alay edercesine ellerimi iki yana açıp hırsla yanından geçip çıktım odadan.. ne kadar gıcık bir kadındı bu böyle. Hızla restoranttan çıkmamla kararan havaya doğru yüzümü kaldırıp derin bir nefes çekmiştim. Babamla cenk'in haklı çıkmasını kaldıramıyordum..

"arabanız hanımefendi" yanıma gelen valenin sesiyle gözlerimi açıp elinden anahtarımı aldığım gibi arabama bindim. Telefonumu elime alırken mesaj atıp atmamakta kararsız kalmıştım ama o haber vermeden geldiğini öğrenemezdim.

"Türkiye 'ye geldiğinde haber ver. Konuşmamız gerekiyor.!"

Mesajı yollamamla yola koyulurken biran önce onunla yüzleşmek istiyordum.

********

"heh geldi sonunda kraliçe hazretleri. Kız evin yolunu mu şaşırdın" salondan içeri girmemle gözüm koltukta yatan sedata sonra da sinirle bana bakan linaya gitmişti.

"nehir yok mu"

"evinde kalacak bu gece Sibel teyze trip yaptı" başımı sallayıp kendimi tekli koltuğa atarken ne var dercesine linaya bakmıştım.

"cidden yaşın büyüdükçe olgunlaşmak yerine küçük bir çocuğa dönüş yaptığını düşünüyorum"

"lina"

"hiç lina deme. Sen bu kadar vurdum duymaz ve sorumsuz bir insan değildin ne oldu sana abla. Ya daha iki gün önce seni kaçıranların elinden kurtulmuşken, doğru düzgün dinlenmemişken sabahına çıkıyorsun ve uzun bir süre gelmiyorsun. Telefonları açmıyorsun, haber vermiyorsun. Ne bu sorumsuzluğun Allah aşkına. Burada seni merak ederiz diye hiç mi düşünmedin. Başına yine bir şey mi geldi diye endişeleneceğimizi hiç mi düşünmedin" diye bağırdı.

ASYA (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now