2

169 12 55
                                    

Duştayken aklım Zayn'e kaymıştı. O gece ne olmuştu? Zayn'e zarar gelmiş miydi? Vurulmuş, ya da ölmüş olabilir miydi? Peki ya ölmediyse beni kurtarmak için gelir miydi? Beni çok arayacağını biliyordum ancak bulsa bile beni Styles'ın elinden kurtarmak için canını tehlikeye atması gerekirdi. Zayn bunu benim için yapar mıydı?

Bedenimden sonra saçlarımı da temizleyip küvete oturdum ve suyun altında ağlamaya başladım.

Styles beni kimse kurtaramadan öldürecekti. O eline geçirdiği herkesi öldürüyordu zaten. Beni yaşatması imkansızdı.

Dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafına doladım ve başımı dizlerime koydum. Öyle çok ağlıyordum ki titremekten yorulmuştum.

"Çık dışarı." Kapıdan gelen yabancı sesle kendime gelip ayağa kalktım. Suyu kapatıp küvetten çıktım ve asılı olan havluyu bedenime sardım. Kapıyı açtığımda karşımda beni kaçırdıkları akşam gördüğüm adam duruyordu.

"Giyin, aşağıya ineceğiz." Konuşup gözlerini bedenime kaydırdı. Hızlıca süzdükten sonra odanın çıkışına ilerledi. "Acele et." Çıkmadan önce konuşup kapıyı açtı. Odayı terk ettiğinde biraz önce incelediğim çekmeceli dolaba ilerledim. En üst çekmeceden iç çamaşırları aldım. Bunların kimin olduğunu düşünürken üzerlerinde gördüğüm etiket beni rahatlatmıştı. Bunlar yeniydi.

Havludan kurtulup iç çamaşırları üzerime geçirdim. Daha sonra gardıroba ilerledim. Kapaklarını açıp içindeki giysilere baktım. Bir kot pantolon ve siyah bir bluz alıp kapakları kapattım.

Bu sırada kapı aniden açıldığında bakışlarım hızla oraya döndü. Styles içeri girdi.

İç çamaşırlarımın açıkta bıraktığı yerleri ellerimle gizlemeye çalıştım.

"Nerede kaldın sen?" Bedenimi süzdükten hemen sonra konuştu. Sesi sinirli geliyordu.

"Giyinecektim." Derken gözlerimi gözlerinden kaçırdım.

"Geçir şunları üstüne." Derken telefonu çaldığında cebindeki telefonu çıkardı. O telefonla ilgilenirken hızlıca pantolonu bacaklarımdan geçirdim. Telefonu kulağına yaslayıp bakışlarını tekrar bana çevirdi. Hiç konuşmadan telefondakini dinledi. Bu sırada bir eli pantolonunun cebinde bedenimi süzüyordu.

Hızlıca bluzu da üzerime geçirdim ve nemli saçlarımı bluzden çıkardım.

"Yarın uğrarım." Dedikten sonra telefonu kapattı ve tamamen bana döndü. "Gel." Yanına yavaş adımlarla ilerledim. Kapıyı açıp çıkmamı bekledi. Odadan çıktığımda peşimden çıkıp kolumu tuttu ve koridordaki merdivenlerden inmeye başladı.

Bu sırada biraz önce söylediği şeyi kavradığımda heyecanlanmıştım. Babamla Zayn'le kaldığım iki aydan sonra ilk kez konuşacaktım. Ama bu yine de içinde bir şüphe bırakmıştı. Babamı neden arayacaktık ki?

Merdivenleri indiğimizde başka bir koridora girmiştik. Bir kat daha indik. Sonra bir kat daha ve şimdi evin büyük holüne gelmiştik. Beni kanepelerin olduğu büyük salona yönlendirdi. Her yerde koruma vardı. Bu evden nasıl çıkacaktım ben?

Tuttuğu kolumdan beni koltuğa yönlendirdi. "Otur." Koluma uyguladığı güçle kanepeye düştüm. Kolumu bıraktığında acıyan kolumu ovuşturdum.

"Ben konuşmanı söyleyene kadar ağzını açma." Keskin bakışları gözlerimdeyken karşımdaki koltuğa oturdu. "Açarsan, son ağzını açışın olur." Sözlerini öyle net söylüyordu ki yapacağını biliyordum.

"Liam." Dedi gözleri gözlerimdeyken. Salona biraz önce odaya girip acele etmemi söyleyen adam girdi. Styles ona döndü ve başıyla bir işaret verdi. Liam bunu anında anlayıp telefonunu çıkardı. Saniyeler sonra hoparlöre aldığı telefon çalmaya başlamıştı. Babamı arıyorlardı.
Saniyeler sonra kulağıma dolan sesle eş zamanlı olarak gözlerim de dolmuştu.

Two RiversWhere stories live. Discover now