16.0 | Özel Bölüm

367 34 64
                                    

Herkese çok uzun bir süre sonra merhabalar!

Sonunda yeni bir one shot, tek bölümlük hikaye ile karşınızdayım. Bu kitaba bir hikaye yazmayalı çok uzun zaman oldu. Ve tıpkı siz gibi ben de çok özledim.

Artık hasreti bitirme vakti geldi sanırım. 

Hikayemiz 1500'lü yıllarda  ve alternatif evrende geçiyor. Yani kimse büyücü ya da cadı değil.

Keyifli okumalar.

...

Onun hayatı herkesten çok farklıydı. Kimsenin yaşayabileceği türden bir hayat değildi. Draco bunun iyi mi kötü mü olduğunu bilmiyordu.

Henüz yeni 18 yaşına basmıştı. Ve üstüne binen tüm bu sorumluluklar 18 yaşındaki bir gencin kaldırabileceğinin onlarca katıydı.

Aynadaki görüntüsüne baktı. Karşısındaki görüntü hem aşırı tanıdık, hem de aşırı yabancıydı.

Parlak sarı saçları her zamanki gibi harikaydı. Üstünde pahalı zümrüt rengi kadife giysiler ve siyah taşlı ipek pelerin vardı. Taktığı yüzükler ile birlikte baştan aşağı kusursuz paketlenmiş, açılmaya hazır bir hediye gibiydi.

Ancak aynadaki yansımadan gördüğü gözler ona ait olamazdı. Kırmızıya teslim olmuş gri gözlerin ışıltısı kayıptı. Üstelik belirgin göz torbaları da bu sahneyi tamamlar nitelikteydi.

Hiçbir şey olmamış gibi kendine çeki düzen verdi. Üstündeki küçük kırışıklığın üstünden eliyle geçerek düzeltmeye çalıştı. Omuzlarını dikleştirdi. Kambur durması kabul dahi edilemezdi. Tek bir şey hariç, kahvaltıya inmeye hazırdı.

Altın işlemeli komodinin üstündeki tacını alıp başına yerleştirdi. Yüzüne ona çocukluktan beri öğretildiği şekilde en sahici gülümsemesini takındı.

Draco tek çocuktu. Bu da babasından sonra taht için tek varis olduğu anlamına geliyordu. Bu nedenle o yaştaki bir çocuğa göre daha katı ve sert bir muamele görerek büyümüştü.

Sonuç olarak o bir prens ve krallığın müstakbel kralıydı. Normal bir çocukla asla mukayese edilemezdi, değil mi? O gelecek yönetici olarak her konuda bilgili ve mükemmel olmalıydı. Aksi kabul dahi edilemezdi.

Açık perdelerinden dışarıyı izlemeye başladı. Karşısında duran köye baktı. Sokakta oynayan küçükleri, kumaşlarını seren kumaşçıyı, su satmaya çalışan bir çocuğu, evine ekmek götürmeye çalışan o kadını biliyordu. Evet sadece biliyordu. Göremezdi. Ama biliyordu. Dışarıdaki hayat, saraydaki gibi değildi.

Ve Draco gelecekte iyi bir yönetici olarak bunu değiştirebileceğini biliyordu.

Kapının çalınmasıyla dikkati dağıldı.

'Gir' komutunu vermesiyle birlikte başı aşağıda hizmetkar bir kız içeriye girdi. ''Prensim, Kralımız sizi yemek salonunda bekliyorlar.''

Draco onu onayladı ve kız hızlıca odayı terk etti. Draco hizmetkarlar tarafından pek sevilmediğinin farkındaydı.

Aslında sevilmemesinin asıl nedeni yasaklardı. O bir prensti. Asla alt tabakadan biriyle, önemli bir durum yoksa muhatap olmamalıydı. Olamazdı.

Herkese üstten bakan ve kimseyle konuşmayan birini de kimse sevmezdi.

Kendinden emin adımlarla yemek salonuna doğru yol aldı. Karşı krallıktan gelecek olan misafirler şuan saraydalardı. Onlara nasıl davranacağı, ne söyleyeceği, nasıl hareket edeceği şu son hafta konuşulan tek şeydi.

Dramione Trash 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin