4.0 | Özel Bölüm

741 71 252
                                    

Herkese Merhabalar!

Yeniden bir one shot hikayeyle karşınızdayım.

Hikayemiz savaş sonrası yetişkin oldukları dönemde geçiyor.

İyi okumalar ❤️

...

Draco malikanenin koyu renk duvarlarına çarpan güneş ışığına karşılık esnedi ve gözlerini açtı.

Klasik bir pazar sabahıydı.

Dakikalarca yatağında boş boş yattı, yatağı kalkmak için fazla sıcaktı. Gözlerini tavana sabitledi ve tavanı izledi. Avizenin taşlarını saydı.

En sonunda üstünden örtüyü atabilecek gücü bulabildi. Ve kendine bir kez daha yatağa dönme fırsatı bırakmadan banyoya ilerledi. Elini yüzünü yıkadı ardından da üstünü değiştirdi. Bugün dışarı çıkma gibi düşünceleri yoktu. Evinde oturup, rahat ve olaysız bir pazar günü yaşayacaktı.

Aşağı indiğinde evdeki sessizlikten annesinin dışarıda olduğunu anladı. Annesi tam bir sabah insanıydı ve Draco da onun aksine sabahlardan nefret ederdi.

Mutfaktan bir yeşil elma alıp salona geçti. Salondaki koltukta uzanmak istedi ancak bu imkansızdı. Muhtemelen 16.yüzyıldan kalma bu antika koltuklarda uyumak sadece bel ve boyun ağrısı getirirdi. Aklının bir köşesine bu eve daha modern eşyalar almayı yazdı.

Orta sehpanın üstünde her daim olması gereken Gelecek Postası yerinde değildi. Ev cinleri gazeteyi getirmeyi unutmuş olmalıydı. Söylenerek ayağa kalktı ve her sabah gazetenin bırakıldığı yere, kapıya ilerledi.

Eli siyah renkli kapı koluna gitti ve kapıyı açtı.

''Hassiktir!''

...

Draco düşmemek için kapının kirişine tutunmak zorunda kaldı. Büyümüş gözleri kapıdaki şeye odaklandığında şaşkınlıktan nefesi kesildi.

Kapıdaki küçük şey, bir şeylerin olduğunun bilincinde ağlamaya başladı.

Bebek?

Draco ağlamaya başlayan bebeğin nereden geldiğini, ne olduğunu anlamlandıramadan, kapıyı bebeğin suratına kapadı. ''Uyanamamış olmalıyım. Bu saçma rüyanın başka bir açıklaması olamaz.'' diye mırıldandı ve hiçbir şey olmamış gibi odasına çıkmak için merdivenlere ilerledi.

Ancak kapının diğer tarafından gelen ağlama sesi artık daha şiddetli ve gerçekti.

Merdivenleri çıkmak için attığı adımı durdurdu ve geri döndü. Kapıyı tekrardan açtı ve ağlamaya devam eden bebeğe baktı. Gerçekliğini kavramak istercesine gözlerini ovuşturdu. ''Kimsin sen?'' diye sordu bebeğe sitemle. Aldığı tek cevap şiddetlenen ağlamalar oldu. Sinirle kaşlarını çattı. ''Kes şunu, başımı ağrıtıyorsun!''

Eğildi ve pusetteki bebeği inceledi. Mavi bir battaniyeye sarılmıştı. Draco onun yaklaşık 2, 3 aylık arası olabileceğini tahmin etti. Açık sarı saçları ve kendisi gibi gri gözleri vardı. Birkaç saniye onu kendi bebeklik fotoğraflarındaki haline benzetti ancak bu düşünceden hemen kurtuldu. Bu çok saçma bir düşünceydi.

Yanında kırmızı büyük bir çanta vardı. Draco hala ağlayan bebeğe küçük bir bakış attı ve çantayı eline aldı.

Çantada birkaç parça kıyafet vardı. Draco çantadan eline geçen ilk şeyi çıkardı. Sarı ve üstünde ördek deseni olan bir tulumdu. Tulumu inceledi. Minicik bir şeydi. Bir an bebeğin bunun içine nasıl sığacağını düşündü. Ancak tekrardan gözleri bebeği yakaladığında bebeğin de tulum kadar küçük olduğunu fark etti.

Dramione Trash 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin