1

47 5 35
                                    

İlkokuldan beri dışlanan bir çocuğum aslında, özellikle de ilkokul da.. Yani bilmiyorum, size o yaşta ne yapmış olabilirim ki? Belki sizin aksinize, halk arasında söylenene göre; çirkin olabilirim ama bu dışlayabileceğiniz anlamına mı geliyor? Her gün eve geldiğim de annemin yanına gidip ağlardım. O da pek umursamazdı beni ama.. Olsun.

İlkokul hocam beni hiç sevmezdi, bir keresinde tahtaya matematik sorusu çözdürmek için kaldırmıştı. Benim de matematiğim hiç iyi değil ne yalan söyleyeyim, ama o an bana biraz zaman tanısaydı parmaklarımla tek tek sayıp yapacaktım. Sonra bir an da bağırdı..
*Baekseung yanıma gel!* korkudan tabii tebeşir elimden düştü. Yanına gittim, öyle yere bakıyorum. Biliyorum çünkü vuracağını, sınıfta bir tek bana bağırıp kızardı. İki eliyle de bana öyle bir tokat attı ki.. Hâlâ hissederim acısını. Sınıfta ağlamamak için kendimi çok sıkmıştım, sanırım en çok utanıp ağlamak istediğim zamanlardan biriydi. Sonra sırama geçtim, çocuk aklı işte düşündüğüm tek şey "En azından benim sıram geçti, bana bir daha vuramaz."

O gün de son derse denk gelmişti, eve gideceğim için mutluydum tabii. O gün bitmişti, olan okul da kalmıştı. Eve gidip yemek yiyecektim, televizyon izleyecektim. Zorba sınıf arkadaşlarımdan, hocamdan uzağım sonuçta. Mutluydum eve giderken. Eve gidince üstümü değişmeden yemeğe otururdum, o zaman da tombiş bir şeyim ama nasıl tatlıyım ya. Yani bence.. Kilom yüzünden de çok dalga geçerlerdi o çok ayrı bir konu. Yemeğimi yiyip televizyon izlerdim, ödevleri de hep geceye bırakıp yapardım. Tabii geceye bırakınca sabah kalkması zor olurdu, zorla okula giderdim. O gün neden hocamın bana yaptıklarını anneme anlatmadığımı düşünüp yanına gittim. "Anne bugün bana öğretmenim çok kötü tokat attı."
Dedim, ertesi gün annem hoca ile konuşmak için okula geldi. Hocaya sordu neden vurdun benim çocuğuma diye, anneme ne derse inanırsınız... "Ben ona sert vurmadım, hafif vurdum sadece." dedi. Bir de benim gözümün önünde. Ben de bir şey diyemedim, annem bana mı inanacak hocaya mı.. Her gün anneme hocamın bana neler yaptığını anlatırdım ama umursamazdı, ilgi için yaptığımı düşünür tamam konuşurum deyip beni geçiştirirdi.

Hiç okul toplantılarına, gösterilerime gelmezdi. Karne gününe bile.. Teşekkür mü takdir mi aldığımı bilmezdi bile. Hadi tamam karne gününe gelmedin madem, en azından ne aldığımı sorsaydın.. Onu da sormazdı. Abime çok iyilik yapardı, hep onun üstüne düşerdi. Karne günlerine, toplantılarına, gösterilerine her şeyine gider katılırdı. Sorduğum da "O senden büyük." der geçiştirirdi. Ben de ne diyeyim, kendi kendimi kandırırdım abim sonuçta diye.

Bayağı zaman geçtikten sonra ilkokul bitti. Ortaokula geçtim. Benim çilem burada biter mi? Hayır.. Tekrar başlıyoruz.
Yeni sınıfıma gittim, oturdum en öne. İlk ders kimse kimseyle konuşmadı, birbirine bile bakmadı. Hoca geldi, sınıf hocamızmış kendisi. İçeriye girip sandalyesine oturdu ve hafif yüksek sesle konuşmaya başladı, elinde çok güzel yüzükler vardı. Spor giyinmişti, beyaz spor ayakkabı ve çiçekli hoş bir elbise. Üstünde de deri ceket vardı, boynun da gümüş rengin de melek ve kelebek desenli kolyeler vardı. Makyajı hafif pembe, şeftali rengi gibiydi. Dişleri çok güzeldi.. Gülüşü bile o yaşta bir çocuğu kendine aşık ederdi. Mesela beni.. Ben onu incelerken bir an da yüksek sesle konuşmaya başladı, ve kendini tanıttı. "Merhaba çocuklar, ben yeni sınıf hocanız. Ayrıca sizin Kore dili ve edebiyatı dersinize gireceğim." dedi, sözel dersleri de çok severdim, ayrı bir hoşuma gitmişti hoca. Kendini tanıtması bittikten sonra hepimizi ayağa tek tek kaldırdı. Diğer çocuklar kendini tanıtırken onları incelerdim, onlar kendini tanıtırken hafif gülümserdim ki benimle arkadaş olsunlar.. Hiçbiri de tepki vermezdi, ilk gün deyip geçerdim.

Herkes kendini tanıtınca sıra bana geldi, ayağa biraz zor kalktım. İlkokuldan sonra hâlâ zayıflayamamıştım... Herkes gülmeye başladı. Ben de utandığımı anlamasınlar diye gülümsemiştim. Ayağa kalktıktan sonra tişörtümü çekiştirip konuşmaya başlamıştım. "Merhaba ben Baekseung, memnun oldum." falan filan klasik tanışma muhabbeti. Sonra yerime oturup sırayı iyice kendime çektim göbeğim gözükmesin diye, biliyordum çünkü dalga geçeceklerini. Neyse sonra bir ders bitti ve zil çaldı, kızlar birbirine koşup tanışıyor, erkekler daha şimdiden birbirine vurup kaçıyor. Kimse benim yanıma gelmedi. Ben ilk önce erkeklerin yanına gidip "Merhaba, tanışalım mı?" gibi şeyler söylüyordum ama beni tınlamıyorlardı bile. Çok ısrar edince hepsi bana bağırıp ittirmişlerdi, nasıl üzülmüştüm ama.. Düşüp canımın acıdığından değil he, beni istemediklerinden.

Yapabilirdik. | Baekwish Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum