6 | Tatlım, oradan bir itiraf sar bakayım.

1K 165 62
                                    



Elimle sıkı sıkıya tuttuğum eli göğsüme doğru çekip hafif kıpırdandım. Kıpırdanır kıpırdanmaz da kafamın yastıkta değil farklı bir yerde olduğunu anladım. Bir saniye... Bir saniye... Ne oluyor ? Sağ göz kapağımı hafifçe araladım. Alperen'in evindeydim. Diğer göz kapağımda açıldı. Elimde bir erkek eli vardı ve galiba onun dizlerinde uyuyordum. Kafamı sola doğru çevirdim. Kafası yana doğru düşmüş Alperen'le karşılaştım.

Uyuyordu.

Yavaş hareketlerle Alperen'in mengene gibi kavradığım elini bırakıp doğruldum. Boynum tutulmuştu. Muhtemelen Alperen'in hali benden beter olacaktı. En azından biraz rahatlatabilirim umuduyla biraz uzağımda kalan yastığı kavradım. Kafasını altına dikkatli bir şekilde koydum.
Uyanmadı.

Oturduğum koltuktan kalkıp Alperen'i uyandırmamaya dikkat ederek odadan çıktım. Mutfağa yöneldim.  Evet, Alperen'i kendime aşık etme planına an itibariyle başlamıştım. Bunu için yapacağım ilk hamle de Alperen'e kahvaltı hazırlamak olacaktı. E ne demişler , erkeğin midesine giden yol kalbinden geçermiş.

Buzdolabını açıp içindekilere göz gezdirdim. Peynir dışında diğer kahvaltılıklar mevcuttu. Peynir neden yok ? Doğru ya Alperen'in alerjisi var. Fakat ben peyniri çok severim. Hatta peynirsiz kahvaltıya kahvaltı demem. Dakika bir gol bir. Emelim için vazgeçeceğim ilk şey. Güle güle sevgili peynirlerim. Merak etmeyin çok yakında geri döneceksiniz.

Çıkardığım kahvaltılıkları masaya dizdim. Sonra çay yapmak için makine aradım ama bulamadım. Dolapların birisinin içinde bulduğum sallama çayla işi kurtarırım dedim. Demliğe su koyup ocağın üstüne yerleştirdim.  Şimdi sırada Alperen'i uyandırmak vardı.

  Elimle saçlarımı düzelttim. Yanaklarımı hafifçe tokatlayıp allık görüntüsü verirken mutfaktan çıkıp oturma odasına girdim. Alperen'in yanına gürültülü adımlarla  yaklaştım. İçimde belki uyandırmadan sese uyanır diye bir umut vardı ama işe yaramadı. Ben de omuzuna dokunmak suretiyle uyandırmaya çalıştım. Uyanmayınca , "Alperen ! " diye seslenip iki kez daha sarstım. Sonunda gözlerini açabildi beyefendi.

"Günaydın."

Sersemlikten müzdarip ses tonuyla, "Efsun." dedi.

Dişlerimi gösterek sırıttım.

" Hala rüyada mıyım diye düşünüyorsun galiba. Rüya gibi görünen güzelliğim karşısında kim olsa aynı şeyi düşünür. Sana hak veriyorum ama bu büyülü anı sonlandırıp ekmek almaya gitmen lazım."

Kaşlarını çatıp, " Ekmek ?" dedi.

Gülümsemesi sürdürürken doğruldum ve "Evet. Hadi bakalım uykucu. Kahvaltıyı hazırladım. Yalnızca ekmek eksik." dedim.  Ardından bir şey söylemesini beklemeden oturma odasından çıkıp mutfağa girdim. Alperen ise çok geçmeden mutfak kapısında belirdi. Önce bana sonra hazırladığım masaya baktı. Gözleri gözlerimi bulduğunda şaşkındı.

"Ciddiymişsin."

Tek kaşımı havaya kaldırıp alayla gülümsedim.

"Şaşkınlığını yaşamaya devam ederken ekmek almaya gitsen mi  Alperen ? Daha fazla dayanamayacak kadar açım da."

Gülümsediğini gördüm. Sahici bir gülümseme olduğu için içim ısındı. Bu yüzden kafasını sallayıp kapıdan ayrıldığında bile bıraktığı boşluğa baka kaldım. Bir saniye ! Bir saniye ! Ne oluyor bana ? Kendine gel Efsun ! Sen etkilenmeyeceksin onu etkileyeceksin. Hatta aşık edeceksin.  Buzdolabını açıp şişedeki sulardan birini aldım ve kana kana içmeye başladım.

BANA SEVDAMI GERİ VERWhere stories live. Discover now