14.bölüm

2.6K 104 14
                                    

Merhaba canlarımm,

Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen.

İyi okumalar ♡

Duygularımı her zaman kontrol edebilmişimdir. En acımasız anlarda bile  hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyorum, kalbim acıdan kıvranırken beynim acı çeken kalbim değilmiş gibi gibi umursamaz olabiliyordu.

Ruhumu hissetmiyordum benimle değilmiş gibi, ben yokmuşum gibiydi, oda mı terkedip gitmişti beni?

En savunmasız zamanımda hayatıma girmişti ihtiyar, asla kimsesiz kaldım diye ağlamadım, çünkü benim annem beni böyle büyümüştü.

Son zamanlarda herşey okadar üst üste gelmişti ki neyi takip edip, neyi çözeceğimi bilemiyordum.

"Alo ihtiyar ?" Cevap yoktu ölüm gibi bir sessizlik.

" kötü birşey mi var alin?" Bakışlarım usulca demire değdi.
Kimsin sen? Hayatıma neden girdin ve benden ne istiyorsun? İhtiyarın seninle ne işi olabilir ki?

" İhtiyar." Dedim gözlerinde ki endişe ile bakan demire, " yani ahmet amca nereden tanıyorsun onu?". Demir anlık şaşırsa da hemen toparlandı.

"Bu nereden çıktı şimdi ?" Dedi bu cevabı  çok  düşünmüş olmalıydı,
Bilmem ki bugün ki soru cevap sorumuz bu olsun dedim. Az ciddiyet

" Ahmet amca seni arayacak kadar nereden tanıyor?" Nefes almak için duraksadım belli etmesem de çok gerilmiştim. " sesimi  duyunca telefonu suratıma kapattı. "Dedim.

Bakışlarım etrafta bizi izleyen korumalara değdi hepsi ciddiyetle bizi izliyordu, film çekiyorduk sanki, dizi dir o film olsa duramazsın.

" Sana hesap falan verecek değilim, nereden tanıyorsam tanıyorum. Seni ilgilendiren bir konu değil." Dedi bakışları sertleşmişti.

İlgilendirmezmiş hah!

Sakinim sakinim sinirlenmiyorum.

Yakınımda  duran demire iyice yaklaştım, omzunun üzerine iki kere elimle vurup toz varmışçasına silkeledim.

"Bunlar çok iyi günlerindi dağlı, sen anlatmazsan kendim öğrenirim, ve öğrenene kadar her türlü çirkinliği yapacağıma emin olabilirsin." Demir bizi izleyen adamlarına başıyla komut verince hepsi dağılmıştı, " hayır yani haberin olsun sonradan mızmızlık edip duruyorsun tadı kalmıyor." Demirden uzaklaşıp yüzüne baktım, elimle sol yanağından makas alıp sevimlice gülümsedim.

Ne demiş usta yüce şair? Ne demiş ben nereden bileyim ne demiş.

Demirin birşey demesine fırsat vermeden elimdeki telefonu masaya bırakıp hızla içeri girdim, oyalanmadan yukarı çıkıp pembe panjuru odama girdim kapıyı kapatıp sırtımı yaslayıp gözlerimi kapattım.

Bir şeyler kontrolüm dışında gelişiyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum, cevapsız kalan onlarca sorum vardı ama ben bu evde tıkılıp kaldığımdan hepsi cevapsız kalıyordu.

Bugün bu evden çıkmanın planını kuracaktım, bugün olmasa bile en geç yarın kesinlikle bu evden çıkıp gerçekleri öğrenecektim hemde çok rahat bir şekilde.
Yaslandığım kapıdan ayrılıp yatağa girdim akşama eğlence vardı ve o zamana kadar dinlenmem de bir lüzum yoktu, gözlerimi kapatıp kafamda cevap bekleyen onlarca soruyu görmezden gelip kendimi karanlığa bıraktım.

SİLLAGE +18Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt