I

6 0 0
                                    

Gözlerini açtığında, yine, yatağın sağındaki duvarla karşılaştı. Saatin tiktak sesleri onun odasında yankılanmazdı. Hatırlamak, en büyük kabusuydu. Oysa zaman kaybolursa anılar da kalmazdı, 'her şey bir ilizyon' derdi. Akreple yelkovanın 04.23'te kavuşuşuna şahit oldu o gece. Ve birden yine o tanıdık his sardı tenini. O, burada olamazdı, burada mıydı? Korkarak döndü arkasına. Çünkü onu özlemek korkutucuydu. Özlemi o kadar büyüktü ki aşkına, kendini suçlamaktan yorulmuştu. Ve nefret olarak kusmuştu son karşılaşmalarında, o katlanılmaz hasretini. Yatağın soluna döndüğünde rüyada mıyım diye düşündü. Rüyalarında bile bu kadar yakin olamazdı ona. Arkası dönük bir adam, üzerinde siyah tişört, beline kadar örtülü gri pike ile en huzurlu uykusunu uyuyordu. Dokunsa ona, yok olur muydu? Rüyaysa biter miydi peri masalı? Saate tekrar baktı. Bunları düşünürken 12 dakika geçmişti. Gözleri kendi üzerinde gezindi. Lacivert tişörtü ve siyah şortuyla uyuyakalmıştı. Yanındaki sehpada 7 sigara izmariti ve dibinde sadece dudaklarini ıslatabilecek kadar su olan cam bardağı duruyordu. Aslında uyumadan önce sigara icmezdi. Yere düşmüş sigara paketi ve çakmağı gördü. Düşmüş değildi, yatağın kenarına oturulmuş ve 7 sigara içecek kadar dertlenilmiş bir yaşanmışlıktan kalanlardı. Saate tekrar baktı, 4 dakika daha. Sağında duran banyo kapısından süzülen ışık aydınlatıyordu odayı. Çünkü o, perdeler açık uyumazdı. Sokağın anını kendi uykusuna dahil etmekten çekinmişti, hep. Ya güneş, o istemeden kendini hissettirirse ne olacaktı? Saçlarının nemini gözü banyo kapısına ilişince hissetti. Telefonunu göremedi. Akışın tek ispatı o sessiz saatti ve bakmazsa zaman durabilirdi. Tekrar adama döndü. 'Sen misin?' diye mırıldandı. Gözleri akacak yaşlar için hazırdı. Cevap gelmedi. Zaten gelmesinden de o kadar korkarak sordu ki bu keşkeli soruyu. Sağ elini koydu onun omzuna. Yavaşça ellerine doğru iniyordu ki tişörtün bitiş noktasında kavustu hasret kalan tenleri. Uzun zamandır olmayan o şey gerçekleşti. Kalbinin atışını ağzında hissediyordu. Elleri, ellerine kavuştuğunda damarlarındaki tüm akışa şahitlik etti. Sol gözünden 1 damla yaş yanaklarına doğru intihar ederken 'Buradasın.' dedi. Saati unuttu. Perdeler kapalıydı, zaman durdu. Nehirler akmıyor, ayçiçekleri dünyanın bir köşesinde yüzlerini güneşe döndüremiyor ve kuşlar susuyordu. Yatağın titreşimini dinledi. Kalpleri bir orkestranın uyumunu andırırcasına atıyordu. 2 beden 1 kalple yeşeriyordu ve oksijenleri birbirlerinin nefesiydi. Sokuldu sevgisine. Aylar öncesi gibi el eleydiler. Ensesine yaklaştırdı nefesini. İçine çekti usulca. O ten yine aklını kaybettirdi. Kokusu değişmemişti. Teni aynı kavrukluğunda, boynundaki beni kalbindeki aşkın kıvılcımlandığı yer gibi hiç hareket etmemişti. Bu sırada adam tutuşmuş elleri göğsünün üzerine çekti. Kadın daha da yaklaştı ona. Mümkün olsa içine girip orada yaşayacaktı. O bunu bilmese de adamın içinde yaşıyordu. Nasıl burada olabilirdi? Sonunda geldin, dedi. İçinde her gün konuştuğu sese uyandı adam elindeki eli hiç bırakmayacakmışcasına kavrayarak. Gitmedim, hiç gidemedim, dedi. O kadar dolu telaffuz etmişti ki bu kelimeleri kadın şunu duydu, sana olan aşkıma engel olamadım, tenine bıraktığım öpücüklerde kaldı dudaklarım. Gelemem sanıyordum, gidemediğimi fark ettim. Kendime kızdım, seni özledim, sana kızdım ama hatayı ellerini bir daha tutamayacağımı fark ettiğimde anladım. Yüzünü kadına döndü. Sol eli kadının suratında gezinirken yanaklarını ıslatmış göz yaşlarıyla karşılaştı. Buradayım diyerek öptü kurumaya yeltenmiş göz yaşlarını. Kadının dili tutulmuştu. Onunla konuşurken her kelime yetersiz, her cümle yarımdı. Konuşmayı öğrendiği güne döner gibiydi. Bir çocuk kadar heyecanlı ve cevap vermek icin çırpınan. Ama tek yapabildiği adamın gözlerinde ruhlarının ahenk içindeki dansına şahitlik etmekti. Sağ elini sevgisinin yanaklarında dolandırırken fark etti yüzünün her santiminin ellerinde kayıtlı olduğunu. O loş ışıkta tenlerinden çıkan kıvılcımlarla parlıyordu gözlerinin içi. Dudakları, zeytin gözleri, öp beni diye kıvranıyordu. Ve o an geldi. Hatırlarındakı kıvrımları, hafızalarındaki yaşanmışlıkları onayladıktan sonra kavuştu hasret kokan dudakları. İlk öpüşmeleri gibi şehvetli, tutkulu ve son öpüşmeleri kadar hüzün doluydu aşkla ıslanan dudakları. Onlar için ilk ve son yoktu. Zaman yoktu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 18, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Ouroboros Where stories live. Discover now