Gıdıklamalarımdan kaçmayı başarıp sonunda ayağa kalktığında bacak bacak üstüne atıp zafer gülümsemesiyle kızarmış yüzüne baktım.

"cidden çok fenasın he abla" demesiyle ukalaca saçlarımı savurup yataktan kalktığım gibi kapıya yöneldim.

"hadi hadi sallanma da hazırlan. İniyorum ben, yarım saate gelmeyin bu sefer oklavayla gelicem valla" merdivenlerle birbirine bağlanan pastahaneme inmemle gülümseyerek içeri girmiştim.

En sevdiğim, kendimi bir yere ait hissettiğim tek yerdeydim. Aslında avukattım. Babamın baskısıyla okuyan yine onun baskısıyla en iyi şekilde bitiren biriydim ama tam anlamıyla bir terazi burcu insanı olarak hukuk aleminin bana göre olmadığını mesleğe atanıp 2 yıl çalıştıktan sonra anlamıştım.

İyi bir ceza avukatıydım. O 2 yılda aldığım ağır davaların hiçbirini kaybetmememle büyük ün yapmıştım ama orası bana göre değildi. Ve alemin içinde daha fazla kalmayıp kendime hep hayallerimdeki gibi şirin mi şirin bir pastahane açmıştım.

Bu kararı aldığımdaki olaylar aklıma gelince gülmemi bastıramadım. Kıyamet kopmuştu tam anlamıyla.

Yargıtay başkanı olan bir babanın kızının basit bir pastacı olması evde büyük bir bombaya sebep olmuştu tabi ki ama umurumda değildi. Tüm hayatım babamın kontrolüyle geçmişti. Kendi istekleri doğrultusunda yaratmak istediği kız çocuğu biranda ortaya çıkıp kendi hayatımın iplerini elime alıcam dediğinde tabi ki büyük bir kıyametin kopmasını da beraberinde getirmişti. Bununla da yetinmeyip evden ayrılmış daha büyük bir olaya sebep olmuştum ama iyi ki de yapmıştım. Kendi ayaklarımın üstünde ve her zaman hayalini kurduğum yerdeydim. Ben burada mutluydum. Yargıtay kızı ya da Avukat Asya olarak değil pastacı Asya olarak mutluydum.

"ayy kıçımın kenarı sonunda teşrif edebildin. Kuş sütünüzü birazdan bir kuş yakalayıp getiricem. Dikilme yalı kazığı gibi kız gel buraya canım çıkıyor ama gören takan kim. Kraliçe hazretleri durmuş alık alık etrafa bakıyor." beni kendime getiren sedonun sesiyle gülerek ona doğru gittim. "ne o kız aşık mı oldun paçoz dalıp gitmişsin." memnuniyetsizce homurdanmasıyla bir kahkaha atmıştım. Ona bayılıyordum. Yanına gidip sıkı poposuna bir şaplak atmamla sıçradı.

"ya senin benim kıymetlimle ne alıp veremediğin var ya yolucam şimdi o çalı süpürgesi saçlarını he"

"napiyim tüm kadınlardakinden daha güzel dayanamıyorum" gerçekten de harika bir poposu ve bacakları vardı. Aşırı derecede kendine düşkündü ve aşırı güzel de bir fiziği vardı bir erkeğe göre.

"kaç kere dedim sana sizin ırkı tercih etmiyorum bebitom yürüme bana diye  aaa aaa" diye bir nida attı. Kahkahalarla mutfağa geçerken arkamdan homurdanıyordu hala..

Evet tercihleri farklı bir adamdı ve bunu özgürce yaşamaya çalışmasını, kimseyi takmamasını taktir ediyordum. Ülkemizde ona farklı gözle bakılsa da inandığı ve istediği şeyin arkasında durmasına hayrandım her zaman.

"aaa pastayı bitirmişsin" mutfağa girdiğim gibi geri çıkarken tezgâha yaslanmış ukalaca bana bakan sedoya gülümsedim.

"birileri götünü devirip yatarken biz burada çalışıyorduk cicim" demesiyle yanına gidip yanağına kocaman bir öpücük bıraktım.

'sen harika bir minnoşsun'

"sen de cidden bana aşık bir kaltaksın temas etmek için her şeyi yapıyorsun ama biliyorsun tercihlerim farklı" demesiyle gülüp diğer yanağını da öptüm.

"uğğf yakalandım. Halbuki aşkımı, ilgimi saklamak için çok uğraşıyorum. Bana yüz vermeyeceğini bilmeme rağmen kendime, duygularıma engel olamıyorum sedoşum." dememle gülerek koluma vurdu.

ASYA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin