Bölüm 3

248 26 178
                                    

"Aşk sinsiydi, en azından bana öyle anlatırlardı. İkisi de aşkın, en beklenmediği anda kapılarını çaldığını söylerlerdi. Ateşle, sevgiyle, şefkatle, tutkuyla, sevişmeyle, merhametle... Aşkı aşk yapan her şeyle."

Henry, Chris'in dudaklarına yaklaştı.

Adam o kızıl dudaklara dayanamıyordu, öpecekti... Hem de büyük bir açlıkla öpmeyi planlıyordu.

O an Chris'in sarhoş olması umrunda değildi. O an kendisinin çakır olması önemli değildi. O an birbirlerini çok az tanıyor olmaları önemli değildi. O an-

Kusmuk.

Lanet olasıca sıcak bir dışkı.

O an var olan tek şey kusmuktu.

Tanrım! Kimse mi bu adama içki karıştırmaması ve deli gibi içmemesi gerektiğini öğretmemişti? Ama Henry de Chris'in bu kadar içmesine rağmen kusabileceği ihtimalini değerlendirmeyerek, bu riski almıştı.

Henry, ellerini yavaşça üzerine kusan Chris'in omuzuna koydu ve yüzünü hafifçe buruşturdu. Ancak sonra kucağına kusan adama bakınca suratı şefkatle yumuşadı. Bu adamdan iğrenmesi mümkün değildi, çünkü lanet olsun ki adamın en çirkin hali bile güzeldi. Henry, elini Chris'in saçına attı ve yavaşça yumuşak saçları okşadı. Chris ise boğaz yakan öğürmeleri içinden zorlukla konuştu.

"Özür dilerim." dedi Chris, kesik kesik. Henry, elini Chris'in omzu ve saçından sırtına indirdi ve bir daha yüzünü buruşturmadı. Chris, o an fark edemese bile bu haldeyken kendisinden özür dilemesi Henry'nin hoşuna gitmişti. Henry'nin dudaklarında ufak bir gülümseme oluşurken adamın sesinden güven akıyordu.

"Önemli değil." dedi Henry, Chris'in sırtını pat patlamaya devam ederken. Zaten olan olmuştu, artık kussun da rahatlasındı. Burnuna dolup kendi midesini rahatsız eden kokuyu görmezden gelerek ellerini Chris'in sırtında gezdirmeye devam etti.

Bir süre sessizce Chris'in kusmasına yardım ettikten ve öğürme reflekslerinin sonuna geldikten sonra Henry, yavaşça Chris'i kaldırdı ve misafir odasında bulunan banyoya doğru ağır adımlarla yönlendirdi.

Chris, sallanan adımlar ve dönen başı arasından zorlukla yolunu bulurken Henry'nin sıcaklığı kendisine iyi ve güvende hissettiriyordu. O anda tek yapmak istediği kendisini tamamen bu adama teslim etmekti.

Öyle de yaptı.

Henry'nin bir bebek gibi kendisiyle ilgilenmesine izin verdi.

Henry, yavaşça Chris'e yeni giydirdiği üstünü ve değiştirmediği altını çıkardı, ardından da iç çamaşırını es geçerek Chris'i küvete soktu. Suyu ılığa ayarladıktan sonra, Chris'in yavaşça oturmasına yardımcı oldu. Sonra da artık daha fazla katlanamadığı kusmuklu üstünden kurtuldu ve su başlığını eline aldı.

"Hadi, yıkayalım seni." diye mırıldandı ılık suyu Chris'in üzerinden dökerken. Chris, gözlerine gelen suyla gözlerine kapatırken alkolün getirisiyle söylendi.

"Of ama eğer suyu bu şekilde tutarsan kaslarını dikizleyemem ki!" Chris, büyük bir mutsuzlukla söylendiğinde Henry, şokla kalakaldı. Yanaklarında sevimli bir pembelik belirirken Chris'e kıkırdamadan edemedi.

"Ama ben seni dikizleyebilirim." dedi Henry, eğlenerek. İçinden geçeni söyleyebilmesi ve Chris, hatırlamayacak bile olsa flörtleşmesi hoşuna gitmişti.

"Ama bu haksızlık!" Chris'in sesi öyle bir incelmiş ve kırılmıştı ki Henry bu sefer kahkaha atmıştı. Chris, kızıl dudaklarını büzüştürmüş, büyüttüğü mavi gözleriyle kendisine bakarken Henry, bu sevimliliğe daha fazla dayanamadı.

Chasing Stars | ChrisxHenryWhere stories live. Discover now