1. Bölüm: İlk Gün, İlk Öpücük ve Bazı Gerçekler

Start from the beginning
                                    

O bunun için gücünü zorlarken bende sessizce gerekli sözleri fısıldıyordum. Tüm sınıf bize bakıyordu. Gözlerimi kapattım ve "Gücüne odaklan. Gücün içinde bir yerde ortaya çıkmak için bekliyor." dedim. Ve elini güven verircesine sıktım. Bir süre sonra zihnime profesörün sesi doldu. "Böyle bir ikili... İlginç..." Gözlerimi açtım. Yanaklarım kızarmaya başlıyordu. 

Diğer aşamaları yaptıktan sonra son aşama kalmıştı: Hipnoz. Profesör "Bayan Moore'u hipnozite edin. Tabii hipnozla zihin kontrolü de gerçekleşebilir. Merak etmeyin, güvenli." diye ekledi. Lloyd bana doğru dönüp diğer elimi de tuttu ve gözlerindeki gökyüzü, gözlerimdeki denizlerle buluştu. O an zihnimde bir şeyler uçuşmaya başladı. Her hatıram gözümün önünden geçiyordu. Başım dönüyordu. Düşmek üzereyken bir anda baş dönmem durdu. Gözlerimi kapattım. Bir süre sonra gözlerimi açtığımda profesörün bize korkuyla baktığını gördüm. Profesör bize müdür yardımcısının yanına gitmemizi söyleyip, ellerimizi asla bırakmamamız konusunda bizi uyardığında anlamıştım. Garip veya kötü bir şey yapmıştık...

(Lloyd'un Anlatımıyla)

Derse gelmiştim. Hiç kimseyle konuşmadığım ve diğerleri de beni tanımadığı için yalnız oturuyordum. Profesör içeri girdiğinde içeri göz gezdirdi ve konuşmaya başladı. "Merhabalar, ben Profesör Michelle. Ana Sihir dersinde sizlerle birlikte olacağız. Ama önce kendinizi tanıtın lütfen." diye ekledi beni göstererek. Ayağa kalktım. "Ben Lloyd Osborne. On sekiz yaşındayım." dedim. Kraliyetten asla bahsetmezdim. Profesör "Sihir yeteneğin nasıl?" diye sorduğunda cevap olarak "Biraz zayıf..." diye mırıldandım.  Ardından diğer öğrenciler anlattı. 

Ama benim dikkatimi kırk beş kişilik sınıfta tek bir kişi çekti: Vasilisa Moore. Kızıl saçlı, masmavi gözlü ve kısa boylu bir kız. Ve onu tanıyorum. O bir prenses. Moore krallığının tek varisi. İçimden bir ses 'yanına gidip kolundan tut, sırana getir, yanına oturttur!' dese de o sesi susturdum. Normal bir şekilde durmalıydım. Yoksa hem okuldan atılırdım, hem de anne ve babam için kötü olurdu. 

Profesör ders anlatmaya başlamıştı ancak duymuyordum. Tamamen ona odaklanmıştım. Profesör onu çağırdığında yanına gidip sihir yapmaya başladı. Çok değişik bir şekilde her sihri yapıyordu. Sihri yaparken ellerini fazla abartılı ya da aşırı az hareket ettirmiyordu. Çok dengeliydi. Çok iyiydi.

Profesör Michelle beni çağırdığında yanına gidip sihrimin zayıf olduğunu yapamayacağımı söylediğimde başını salladı ve birden "Bayan Moore, buraya gelin." dedi. Vasilisa şaşkın bir şekilde gelirken gözlerindeki deniz insanı güzelliğiyle boğabilirdi. Yanımıza geldiğinde profesör "Bay Osborne'a yardım etmeniz gerekiyor." dedi. Resmen rezil olmuştum. "Nasıl olduğunu biliyorsunuzdur?" diye ekledi sorarcasına. Başını salladı. Bana dönüp "Eee... Şey..."dediğinde oldukça utanıyor gibiydi. Bu haline dudaklarım hafifçe kıvrıldı. Uzanıp elini tuttum ve parmaklarımı parmaklarına kenetledim. Oldukça değişik hissediyordum. Profesör önce zihnini okumamızı istedi. Düşüncesi "Böyle bir uyum... İlginç..." olmasaydı daha iyi olabilirdi sanki...

En son "Bayan Moore'u hipnozite edin. Tabii hipnozla zihin kontrolü de gerçekleşebilir. Merak etmeyin, güvenli." dedi. İstemiyor olsam da yapmalıydım. Diğer elini de aynı şekilde tuttum. Gözlerimi denizlerine çevirdim. O an onun zihinden anılar geldi gözüme. Ancak tam anlaşılmıyordu. Zihnimde savaş vardı sanki. Ortalığı yıkmak istiyordu zihnim nedenini bilmediğim bir şekilde ancak bir şey engelliyordu. Vasilisa'nın gözlerinde acıyı gördüğüm anda gözlerimi kapattım ve göz temasını kestim. Gözlerimi açtığımda profesör bize bakıp bir şeyler söyledi. Ancak ben pişmanlığımdan hiçbir şey duyamıyordum...

(Vasilisa'nın Anlatımıyla)

Sınıftan çıkmıştık. Müdür yardımcısının odasına gidiyorduk. Bir merdivenin yanından geçerken Lloyd beni merdivenin altına çekti. "Ne yapıyorsun?" diye sorduğumda verdiği cevap beni şoka uğrattı. Dudakları dudaklarımdaydı! Beni öpüyordu! BENİ ÖPÜYORDU!

Kalbim heyecanla yerinden fırlarken Lloyd dudaklarını çekip gülümsedi. Benim yüzümde ise şaşkın bir tebessüm vardı. Burnuma öpücük kondurdu. Yanaklarım kızarıyordu. 

"Ne oldu kraliçem? Utandın mı?"

Konuşamıyordum. Kraliçem demiş ve resmen "Seninle evleneceğim sen de benim kraliçem olacaksın." diye imada bulunmuştu. İç sesim cevap verdi.

Abartma, sen öyle anladın. Çocuk iltifat etti sadece. Sen de meraklısın herhalde evlenmeye.

(Yazar Notu: İç ses=Ben)

İç sesimi susturdum. Ardından "Yoo, utanmadım." diye mırıldandım. Tek kaşını kaldırıp "Utanmadığın için mi yanakların kıpkırmızı?" diye sordu etkileyici bir sesle. Konuyu değiştirmek için "Boş ver utanmayı, müdür yardımcısının yanına gideceğiz." dedim ve hala tuttuğum elinden onu çekiştirdim. Güldü.

Güldü ve benim içim pırıl pırıl oldu...

Müdür yardımcısının odasındaydık. Sınıfta gerçekleşen olaydan bahsetmiştik ve şimdi isminin Estella olduğunu öğrendiğim kadın şaşkınlıkla bize bakıyordu. Bir süre sonra şaşkınlığı geçtiğinde "Gösterin." dedi. 

Lloyd'la birbirimize döndük. Lloyd yapmak istemiyor gibiydi. Diğer elini tuttuktan sonra gözlerimiz kesişti. Büyük bir dikkatle yapıyorduk. Yine aynı şeyleri hissediyordum. Başım dönüyordu. Ancak bu sefer daha öncekinden farklı olarak başıma bir ağrı saplandığında inledim. Anında Lloyd gözlerini kaçırdı ve bağ koptu. Hemen "İyi misin kra-  Vasilisa?" diye sordu. Başımı salladım. İç sesim yine konuşmaya başladı.

Kraliçem diyecektin ama utandın değil mi? Seni tatlı, minnoş, küçük, yakışıklı prens.

İç sesim bazen saçmalıyordu. Bazen 'Cidden bu benim iç sesim mi?' diye düşündüğüm olmuyor değildi.

Düşüncelerimden uzaklaşıp müdür yardımcısına döndüm. Bize baktığında korku doluydu. Ağzından tek bir cümle çıktı:

"Siz Denge ve Yıkım' sınız."

---

Hikayede ilk bölümde lang diye gerçeği söylemek mi? Müq bir hareket. Ama hikaye çoksel olcak inşallah. Haydi görüşürüz!

Bilgilendirme:

(Bu bölümü gariban yazarımız hasta hasta yazmıştır. Bunun karşılığında gitmeden oy verip 🌟, yorum yapıverseniz 💬 bu gariban hasta yazarı çok mutlu edeceksiniz.)

-Melisa

Sihir Akademisi [ASKIDA]Where stories live. Discover now