6.Bölüm Icarus

22 1 8
                                    

Zamanında Antik Yunanda Daidalus(dedılıs)  diye bir adam yaşarmış. Bu adam mucit, mimar, hatta ilk marangozmuş. Ancak yeğenini kıskanıp yeğeninin öz katili olmuş. Sürgüne edilmiş ve soluğu Atina'da almış. Oranın da kralı Minos'u etkileyip onun teknik danışmanı olmuş. Ancak zamanla Mİnos'a da ters düşüp onla da kavga etmiş. Cezası ise adanın en yüksek kulesine Daidalus'u oğlu Icarus (İkarus) ile hapis etmişler. Akıllarına çok çılgınca bir plan gelmiş. Kulenin etrafındaki uçan kuşların tüylerini tek tek yakalayıp yolup balmumu ile birleştirip bir kanat elde etmişler. Babası Icarus'a kanatları vermiş. "Oğlum, sakın ha çok yüksekten uçma! Güneşe ne kadar yakın olursan balmumu o kadar hızlı erir, yere çakılırsın" demiş. Oğlu dinler mi? En yüksekten uçmaya başlamış. Uçmuş, uçmuş, onu gören Atina halkı onu bir Tanrı zannetmişler! hatta Icarus bile bu düşünceye kapılmış! Ancak güneşe yakın uçan Icarus babasının gözü önünde hala adı ile andığımız "ikarya" denizine düşmüş...

Benim soracağım şey ise şu...

Sizce sürekli yüksekten mi uçmalıyız?
Yoksa bunlar palavra ?
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yüzüne vuran soğuk mavi ışık ve Icarus'un o mağara kokusu ile D-593 girişini kapattı. 

Buraların ayrı bir havası vardı sanki, her şey daha da değişikleşiyor. İşler daha da karanlıklaşıyordu. Eğer eğitimsiz, cahil olarak sınıflandırılan P3 sınıf kişiler burada ise buraya hapis oluyorlar ya intihar ediyorlar yada fuhuşçu oluyorlardı. Buranın kendine ait bir sınıflandırma sistemi vardı. Burada sosyolojik piramit farklıydı. P1 Sınıf bilim adamlarıydı ve en dokunulmaz ve ayrıcalıklı onlardı, İcarus anayasasına ters bir şey yapmadıkları sürece canları güvencedeydi. P2 sınıf ise zengin vs... olmayan ama hayat okuluna gitmiş kişilerdi. Örneğin sokakta büyüyen serseriler, ancak bu serseri dediklerimizden zeki olanlar. Hatta bazı P2 sınıf kişiler gliserin ile bomba yapmayı, fizik kullanarak değişik silahlar yapmayı bilir, bilimi kullanabilir, insanları manipüle edebilirlerdi. Bu sınıfları ve aşağısını korumak için İcarus yönetimi bir çaba harcamazdı. Çünkü İcarus yönetimi sadece bilim adamları ve önemli kişileri korurdu. P1 sınıf dışında S sınıfı kişiler de koruma altındaydı. S sınıfın da S1 S2 S3, SW1 SW2 SW3 gibi kendi içinde öncelik sıralaması vardı. P3 sınıf cahilleri temsil etmekteydi. Buraya yanlışlıkla yada bilmeden düşenler... bu kişilerin tekrar çıkmasına izin verilmezdi çünkü eğer gördüklerini yerüstündekilere anlatırlarsa olacaklar pek hoş değildi. Yer üstü cidden İcarus'a göre cennet bir yerdi. 

Doktor David Sam Fisher İcarus'ta  E-900 tünellerine yöneldi. Her tünelin bir ismi vardı. İcarus için sadece dark webden bile daha karanlık yerlerde satılan uygulamalar vardı ve bir nevi tüneller arası navigasyondu. 

-------------------------------------------

4.kahvesi bitmişti. Yine adrenalin bozukluğu başlamış ve uyuyamamıştı. Bunu ise 4 bardak kahve içerek bir de kafein ile coşturup iyice kafayı yemişti.

 Faith, adı buydu. Asla anne babasının ismini ne koyduğunu bilmezdi. Annesi babası o doğduktan birkaç yıl sonra ölmüştü.

Okulda inanılmaz bir başarısı vardı. Bay Tres Povich onu özellikle seçtirmişti ve okuldan aldırıp İcarus'a bilerek sokmuştu. En iyi ortamlarda eğitim alıp en iyi şekilde yeraltında büyütülmüştü. Bay Tres onun adını bilerek "Faith" koymuştu. Anlamı inançtı. Bay Tres ona inanmıştı, çünkü biliyordu. 

Povichler İcarus'un sahibi ailelerdi. Her sene buralardan deli paralar gelir, deli güçler kazanılırdı. Povichler o kadar zengindi ki şu anda İcarus'ta yaşayan herkese yüzlerce yıl yetecek kadar yemek alacak paraları vardı. Aile 3 dedeliydi. Ondan önceki dedeler vefat etmişti. 3 kişi, onun eşleri ve onun çocukları. Aileler cidden karışı bir soyağacı üzerine kuruluydu.

Faith dünyadaki en pahalı, en zor ve tek mesleği yapıyordu. İcarus'un Sistem Yöneticisiydi. Kendisi 23 yaşında, yaşına göre çok zeki ve olgun, kulak hizasından biraz aşağıya gelen küt kısa saçları ve bir tık çekik gözleri... Böyle anlatınca çoğu erkeğin hayali gibi duruyordu ancak yerüstünde kimse onla tanışmıyordu bile. Faith İcarus'ta olan bütün kuvvetleri yönetiyordu. İcarus itfaiye kuvvetleri, polis kuvvetleri, sağlık kuvvetleri ve özel koruma timleri. Bu kuvvetler özel teknolojiler ile tasarlanıyor, hiçbir çatışmada yenilmiyorlardı. Asla normal bir asker gibi gözükmüyor, özel kostümler giyiyorlardı. Bu bütün askerlerin kasklarında yüklü olan yapay zeka ve ayrıca ana sistemin de adı olan F.O.X çoğu şeyi hallediyordu. Askerler hiçbir şey bilmese bile onlara savaş taktikleri ve hesaplamalarla yönlendiriyor, her çatışmada galip çıkarıyordu. Aslında bu teknoloji İcarus'un değildi. Bu teknoloji Matriss'in teknolojisiydi. Bu teknolojinin adı L.A.S.E.R ordusuydu. Konuyu çok dağıtmayalım. Faith tüm gün F.O.X ile tünelleri kontrol eder, sorunlara kuvvetler yönlendirir. Korumalı kişilere ekipler yollardı. Yaptığı iş 24 saatlik olması lazımdı. 2 günde 7 saat uyur, o 7 saat kimse tarafından bilinmez ve dev bir ekip ile o 7 saat boyunca o sistem idare edilirdi. Kısacası dev ekip 7 saat zor dayandırırken Faith bunu her zaman yapıyordu. 

Bazı aylar kafa toplamak için tatile yerüstüne çıkıyor ve olmadığı kadar zengin oluyordu. Bu iş ona yılda bir maaş kazandırmıyordu ancak istediği kadar parası vardı. Bir gün italya'da pagani aracını ile gezerken, ertesi gün Monaco'da LaFerrari aracını sürüyordu. En lüks restoranlarda en pahalı şampanyaları patlatıyordu. 

Faith'in işi çok zordu...

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Icarus 

NÖTRONWhere stories live. Discover now