2/ Liar

45 6 9
                                    

Göğsüme verdiğin sıcak nefeslerini hissedebiliyorum
Annesini kaybettiğini sanıp onu bulduğunda bütün vücuduyla sarmalamış bir kedi yavrusu şeklinde bana sarılıyorsun,
gözlüğün biraz kaymış,
uzun saçların benimkilere karışıyor,
gözlerimi kapatıyorum ve parmak uçlarım tellere değiyor,
nefes alış verişlerin biraz daha yavaşlıyor,
göğsümdeki vücudunun benden çok daha ağır olmasını hissetmiyorum bile,
sadece yumuşak teller, o duş jelinin kokusu ve vücudunu yanımda hissetmenin huzuru.

"Hiç bir şehre ve hiç bir erkeğe ait değilim"
Öyleyse neden burada ben gibi hissediyorum?
İçimdeki benliği yaralı ruhunla dikmiş olabilir misin?
sonsuza kadar burada kalmak istiyorum, gözlerim yavaşça kapanırken ince dudaklarının kenarındaki gülümsemeyi görebiliyorum.

Son olmayacak değil mi?
Yalan da olsa bana son olmadığını söyle.
Bunun korkusuyla gözlerimi o saniye içerisinde açıyorum
ve yüzüm bir hayaletin süzülüşü gibi seninkine yaklaşıyor.
Burnumun yumuşak yanağına değdiğini hissediyorum,

sanki aynı boğazdan nefes alıyormuşuz ve senin solukların da benim akciğerlerimden çıkıyormuş gibi.

işaret parmağını kaldırıyorsun ve tersiyle yanağımda dalgalı bir çizgi çiziyorsun.

Tanrım, sana bakarken seni o kadar içimde hissediyorum ki bu duygu artık akciğerlerimde değil, kalbime sızıp rengini bütün tenime yayıyor.

Çizgi pes etmiş bir bir yolcu gibi dudaklarımda bitiyor,
parmağına kendi dudaklarından bir öpücük konduruyorsun
ve yeniden sakince benim dudağıma yerleştiriyorsun

Bana bunun son olmayacağını söyle,
Bana beni ilk defa bir şeye ait hissettiren çocuğun gitmeyeceğini söyle,
Bana bebeğimin değişmeyeceğini söyle,
O banyonun hep sadece bizim kalacağını söyle,
Gerçekleştiremediğimiz mutfak danslarını edeceğimizi söyle,
Başının ağrıdığı her akşamın yalnızca biz yatağın içinde sarılırken geçtiğine yeniden inandır,
yeniden bana öyle seslen,
yeniden beni gizlice kaydettiğin videoları galerinde bulayım,
yeniden hayaller kuralım,

Yeniden her şeyimin senin olduğunu söyle.

Çünkü benliğimi senin yaralı ruhunun ipliğine bağlamışken zaten senindim.

"Ben lanet olası bir yalancıyım"

Parmağını dudaklarımın üstünden sıyırırken gözlerinin dolması olsun gerçek mi?

"Ben lanet olası bir yalancıyım"

İplik çözülürken bütün vücudum birden bire bütün kolları çekilmiş bir kukla gibi geriliyor ve acıyla haykırıyorum,
tırnaklarım kafa derimde alfabetik harfler gibi çizikler bırakıyor,

Seni içime sakladığım yerden çıktığını hissediyorum,
ellerimle diktiğim katları yırtıyorsun, buradan çıkmayı sen istiyorsun
ama bu sadece beni acıtıyor.

Her şey bittiğinde 13. Kattaki bir dairenin zengin balkonun camının önünde yerde yatıyorum.
Vücudum az önce vurulmuş bir insan gibi yere serilmiş,
saçlarım yeri süpürüyor

Kan yok,
Silah yok,
Cinayet yok,

Ama içimde bir şeyler orada değil, seğiren elimi kaldırdığımda büyük bir eksiklik var.
Ay kendini gün yüzüne çıkardığında sırtımın üstüne yatıyorum, hafif bir müzik sesi var,
duyuyor musun sende?

Ve son kez dudaklarımdaki gülümsemeyle titrek bir nefes veriyorum

"Sen lanet olası bir yalancısın"

//
Bunu yalnızca bir kaç saat önce yazdım. Aniden gelen bir şeydi ve düzenleme yapmadım.
Benim için gerçekten önemli bir kişiye, bilemeyecek ve okuyamayacak.

Çünkü uzun zaman oldu, onunla eskisi gibi olmayalı. Ama umarım nerede veya ne halde olursa olsun her zaman onun için hala her şeyi yapabileceğimi biliyordur.
Aslında belki de bilmese daha iyi.

Gözlerinde ışığı gördüm, ama aydınlatma şansı benim olmadı.
Umarım bir gün bunu kendin başarırsın.

Sana güveniyorum

PiecesWhere stories live. Discover now