Çantasını toparlayıp aşağı doğru ilerleyen Minho'nun sırtına attıktan sonra lavaboya doğru yönelirken Felix'in hâla çıkmadığını önünde duran kalemlerle duraksamış gözleriyle çok halsiz durduğunu fark etti. Kaçamak bakışlar attıktan sonra lavaboya hızla ilerledi.

Elini yüzünü yıkadıktan sonra cebini elini attığında cebinde bulamadığı telefonla hızla sınıfa doğru tekrar çıktı. Merdivenlerden çıkarken sessiz koridorun açık kapılı sınıftan gelen bağırma seslerini fark etti. Duraksayıp dinlemeye başlayınca yine aynı vasıfsızların sesiydi bu.

"Sen hâlâ çıkmadın mi sikik."

"Seni ilgilendirmez, düzgün konuş benimle."

"Ahahahah."

"Doğru değil mi ama Felix?"

"Sikik inek dediğin kişinin abisine kendini siktirmişsin."

Bu lafıyla birlikte yukarı duraksamadan hızla çıkarak sınıfa doğru ilerledi. Hızlı adımlarla sınıfa girecekken yüzünü eğmiş bir şekilde sırtına attığı çantasıyla birlikte Felix Hyunjin'e çarparak hızla merdivenlerden indi. Hyunjin Felix'in çarpmasıyla birlikte arkasına doğru dönmüş onun merdivenden inişini izliyordu.

Ağlıyordu. Nefesini çekerek hızla o merdivenlerden iniyordu. Dayanamadı. Hyunjin ne kadar yumruğunu sıksada dayanamadı. Ne kadar kalbine dur dese de vicdanı onun o titrek sesine ağlayan gözlerini görmeye dayanamadı.

Kahkahalarla gülen sınıftaki kişilere keskin bir bakış attıktan sonra hızla merdivenden inme sesi gelen Felix'e yetişmek için hızla takip etti.

Felix hızla merdivenlerden iniyor bir yandan da ağlarken çektiği nefesi sessiz koridorda yankılanıyordu. En alt giriş kata geldiklerinde Felix durmamış bir kat daha inmişti. En alt kat kimsenin olmadığı kullanılmayan boş bir koridor ve oralarda olan bir tiyatro salonuydu.

Felix aşşağı inince Hyunjin adımlarını yavaşlattı. Felix yere çömelip sırtındaki çantayı hızla yere fırlattı. Yere tamamen oturup dizlerini kaldırdı. Bir çocuk gibi kafasını dizlerine yaslayıp seslice ağlayıp hıçkırmaya başladı.

"Neden!"

"Neden yine herşey eskiye döndü!"

"Neden!"

Kafasını koyduğu dizlerinden kaldırıp sinirle saçlarını çekmeye başladı. Kafasından akan ter göz yaşı gibi akıyordu.

"Neden!"

"Neden yine yalnızım tanrım! Neden!"

Hyunjin onu uzaktan saklanarak bu hâlini izliyordu. Kalbi gerçek anlamda ağrıyor, nefesi daralıyordu. Yanına gitmek istiyordu. Sarılmak istiyordu.
Yanına gidip ben varım demek istiyordu.
Böylece kendine işkence etmeye değer miydi? Değmezdi. O kalbini ve vicdanını dinledi. Ne olursa olsun onu ağlarken görmekten nefret ediyordu.

Yanına hafif adımlarla ilerledi. Yerde olan o ağlayan çocuğa içi kan ağlarken baktı. Parçalanıyor gibiydi. Ya da korkuyor. Neyden korkuyordu. Yalnızlık mı?

"Değilsin Felix."

"Sen hiç bir zaman yalnız değildin."

Apologize | Hyunlix Where stories live. Discover now