"Efendim?"

İrem Meral'in yanına gidip saatine bakmıştı.

"Aras gelmiyor galiba. Diğer sahneleri çekmemiz lazım."

Meral saatine bakıp iç çekmişti.

"Beklemek hataydı zaten. Başlayı..."

"Başrol olmadan nasıl dizi çekeceksiniz?!"

Herkes sesin geldiği yöne baktığında Aras'ı gördüklerinde şaşırmışlardı.

Hepsi etrafını sararken Aylin uzaktan gülerek izliyordu.

Aras sorulan sorulara cevap vermeye çalışırken etrafa bakınıp Aylin'i görünce gülümseyip kafasını eğmişti.

"Geleceğini hiç düşünmemiştim."

"Benim yüzümden bekleyen insanlar vardı."

"Hâlâ bizi düşünüyorsunuz."

"Olması gereken bu."

Aylin onu böyle görünce mutlu olmuş işlerine devam ediyordu.

///
   Aylin dekorasyon ürünlerini taşırken arkasında hissettiği hisle döndüğünde Aras arkasında bekliyordu.

"Kahvaltı yaptın mı?"

"Hayır. Siz?"

"Yaptım."

"Sormak hataydı."

"İlk sahneden sonra bir şeyler atıştıralım."

"Olur. Bekliyorum."

Aylin her bekliyorum dediğinde Aras yumuş yumuş oluyordu.

"Geleceğim."

***
   Aras elinde sandviç ve portakal suyuyla Aylin'i sette arıyordu.

"Küçücük bir şey zaten. Nereye kayboldu?"

Aras Aylin'i uzaktan görünce sevinerek yanına doğru sanki çölde su bulmuş gibi gidiyordu.

Her zaman olduğu gibi Aras'ın yolunu Ecrin kesip oyalamaya başlamıştı.

"Aras Bey nereye gidiyorsunuz?"

"Aa... Yemek yemeye gidiyorum."

Aylin Aras'ı görünce yanlarına doğru yürüyordu.

"Birlikte yesek?..."

"Şey..."

"Merhaba."

Aylin gelip sohbete dahil olmuştu.

"Merhaba Aylin."

"Merhaba Aylin abla."

"Siz sohbete devam edin. Görüşürüz."

Aylin ikisini baş başa bırakırken suratı beş karış olmuştu.

***
   Aylin set çalışanlarına içecek dağıtıp son kez kontrol ederken telefonuna mesaj gelince cebinden çıkarıp bakmıştı.

"Terastayım."

Aylin mesajı görünce heyecanlanmıştı.

Hızla, çaktırmadan gözden kaybolmuştu Aylin.

Terasın kapısına geldiğinde nefesini kontrol altına alıp saçını düzelterek terasa çıktığında Aras arkası dönük bekliyordu.

"Ne zamandan beri çekici geliyor bilmiyorum ama arkadan bile yakışıklı!"

Aylin arkadan yaklaşırken Aras ayak seslerini duyduğunda arkasını dönüp bakmıştı.

Hafif esen rüzgar ve arkasındaki ılık güneş beyaz gömleği ve kumaş pantolonuyla duran Aras'la ahenk içindeydi.

Makyaj artistinin yüzüne yaptığı yara izleriyle gerçekten bir filmden fırlamış gibiydi.

"Hoşgeldin!"

Gülerken kısılan gözleri ve çıkan gamzeleriyle Aylin'i kendine daha çok çekerken önünde durduğu yiyeceklerin önünden çekilip Aylin'e bakmıştı.

"Biraz düşük bütçeli bir kahvaltı olacak ama..."

"Hiç önemli değil!"

Aylin yere otururken Aras durdurmuştu.

"Ceketi senin için serdim. Üstüne otur."

"Ama siz..."

"Ben iyiyim."

Aylin ceketin üstüne otururken Aras sandviç ve atıştırmalık bisküvileri açıyordu.

"Bir dahakine daha güzel kahvaltı yapalım."

"Bu önemli değil ki. Babam hep mutlu anılar; pahalı mekan, pahalı yiyecekler ya da eşyalar değil, anıları birlikte yaşadığınız kişiler önemli derdi."

Aylin sandviçi ısırırken Aras gülerek onu izliyordu.

"Yani burada önemli olan benim."

"Evet. Her insan önemlidir."

"Öyle ama ben bir tık daha özelim bence."

Aylin ağzını eliyle kapatıp gülerken Aras'ta gülüyordu.

İkisi sohbet edip gülerken dünyadan soyutlanmışlardı. Aras'ın gözü Aylin'den başkasını görmüyor, beyni ondan başkasını düşünmüyordu.

"Aylin..."

"Efendim Aras Bey?"

"Ecrin'le aranız nasıl?"

"Ecrin mi? Bir şey mi oldu?"

"Hayır hayır. Sadece merak ettim."

"O yetenekli ve güzel bir kız. Sadece biraz toy ve hırslı."

"Hırslı olmak güzel bir şey değil mi?"

"Tabiki güzel bir şey. Ama her şeyin fazlası zarar. Bunu unutmamak gerekir."

"Ne demek istiyorsun?"

"Önemsiz şeyler. Bundan yesenize."

Aylin tahıllı bisküviden Aras'a uzatınca Aras ısırmıştı.

Aylin elinde bisküvinin yarısıyla dona kalmıştı.

"Lezzetli."

"Evet... Evet öyle."

"Elinden yiyince daha lezzetli oldu sanki."

AKTÖRWhere stories live. Discover now