Dokuzuncu Bölüm; Kraliyet Soyadına Sahip Olmak

Start from the beginning
                                    

Kendimden iğrendim resmen. Ben para verseler böyle konuşma yapmam ki canım.

-Ahh! Doğru ya! Ailenle aranda olan sevgi dolu konuşmaya mani oldum şimdi! Ne yapsak ki?...

-Aa, olur mu öyle şey İmparatorum.

Osamu'nun tahta oturmasıyla bir müddet yüzüne bakındım. Ardından arkamda olanlara şaşkınlıkla bakınan Dük ve eşine...

Lizbet ise? Oh, o çoktan ağlamaya başlamıştı.

Ve ben de-

Kendimi Osamu'nun kucağına atıp ellerimi boynuna doladığımda onun bu yıkılan haline daha yakından baktım ve Dük dahil kızlarının yüzündeki hayal kırıklıklarını izledim.

Biraz abartı bir oturuş tarzında olduğumun farkındaydım ama benim amacım bu herifi etkilemek değildi. Beni kullananları, benim tabirimle göt etmekti.

Osamu'nun ellerinden biri belime yerleşirken, diğerini bacağıma koymuş ve titrememi sağlayıp yüzüme gülümsemişti.

-Pekâla benim tatlı Kraliçe'm. Ailenle ne hakkında konuşuyordunuz?

-Siz yüce İmparatorumuzun, bana ve Ail ailesine yaptığınız iyiliklerden bahsediyorduk efendim.

Osamu'nun güler yüzünden bakışlarımı kaçırıp yalandan yüzümü astım ve sağ elimi boynundan çekip yüzüme ilerlettim. Ardından utangaç bir tavırla(!) konuşmama devam ettim.

-Sonuçta benim soyadım Bonefit olmasaydı siz de beni bu denli yüksek bir mevki olan Kraliçelik mevkisine çıkarmazdınız değil mi? Eski İmparatorun vefatı sebebiyle iki kızını da saraya yollamak üzücü olacağından Dük Ailesinin haline acıyıp, beni Kraliçe olarak atadınız ya?

Sahte bir gülümsemeyle konuşmamı tamamladığımda, rolünden dolayı mı ciddi olduğu bilinmez bir ifadeyle gözlerime bakınan Osamu'dan cevap beklerken, o derin bir nefes aldı ve en sonunda mırıldandı.

-Olur mu öyle şey? Ben seni Dük Ail ailesinden olduğun için değil, seni beğendiğim için Kraliçem yaptım. Sen benim biricik Kraliçemsin.

-Ayy! Utandırıyorsunuz İmparatorum!

Daha öncesinden nasıl konuşacağımızı kararlaştırmadığımız halde, bu kadar iyi gitmemiz mükemmeldi.

Nasıl desem ki? Aynı dolandırıcı karı kocalar gibiydik.

-Yok artık!!

Gelen tok sesle bakışlarımızı ağlayan ve titreyen Lizbet'e çevirdiğimizde yumruklarını sıktı. Ardından titrek bir şekilde bağırmaya devam etti.

-Ben sizin eşiniz olabilmek için 4 yıldır bekliyorum! 4 yıl önceki büyük kutlamada ilk defa sizinle dans ettiğim için, gözüm sizden başkasını görmedi! Ben... Ben sadece sizi bekledim!

-Ne olmuş öyleyse?

Soğuğu andıran bir ses kulaklarımın dibinden işitilirken, bir müddet duraksadım ve sesine yakışır yüzüyle beraber minik kafasız Lizbet'e karşılık vermeye devam etti.

-Özel etkinliklerde binlerce kadınla dans ettim ben. Ne yani? O zaman hepsini yanıma eş olarak almalı mıyım?

-Ben... Ben...

Lizbet titreyerek ağlamaya başladığında, Dük ve karısı aynı anda bağırmaya başlamış, büyük salon bağırışlarıyla sallanmıştı.

-İmparatorum Sabina eski İmparatorun cariyesi olmak için buraya getirildi! Benim Kraliçem de ne demek oluyor!!? Madem öyle o zaman biz de Sabina'yı evlatlıktan reddediyoruz!!

.....

Ne? Evlatlıktan red mi?

Eğer evlatlıktan reddedilirsem o zaman Dük'ün kızı Lizbet İmparatora cariye olarak verilmesi gerekir. Onun dışında Kraliçenin Kralın soyundan, Dük ailesinden ya da en azından markinin kızı olması gerekiyor.

Yani diğer bir deyişle benim Kraliçelik görevim daha başlamadan bitmiş oluyor. Diğer yandan bu yüzsüzler benim sahip olamadığım bir şeye başkasının da sahip olamaması için beni kullanılmış bir peçete gibi kenara fırlatıcaklar.

-.........

Suskunlaşıp yanağımı ısırdım ve halen kucağında oturduğum Osamu'ya bakınıp nasıl bir tepki vereceğini ölçtüm. Ufak bir sessizliğin ardından bana ufak bir bakış atmış ve bu ufak bakışmada göz kırpıp ayaklanmıştı. Ellerinin halen bedenimde olmasıyla beni de kaldırıp yavaşça yere indirdi ve beni arkasında bırakarak tahtında iki adım öne çıktı.

-Peki o zaman. Kâtip hemen yazmaya başla. Dük Ail, büyük kızı Sabina de Bonefit'i evlatlıktan reddettiğini beyan etmiştir.

-Fakat yüce İmparatorum bu olursa Kraliçemiz mevkisini kaybede-

-Kim demiş? 1. Kraliçe, Kraliçe olmak adına sahip olunması gereken tüm şartlara sahip bir kadın! Benim Kraliçem aslında çok uzak diyarlarda bilinmeyen ülkelerin birinde bir Dük'ün kızı!

Sen... Neler saçmalıyorsun?

-Bina'nın memleketi aslında buradan çoook ama çoook uzak bir yerdeymiş. Farklı saç ve ten rengine sahip olmasının sebebi de bu yüzdenmiş. Öz ailesi iki Krallığa hizmet etmiş uzun bir geçmişe sahip olan bir Dük ailesi. Onun dışında Annesi de Kraliyet soyundan geldiği için hiçbir sorunumuz yok.

Tüm bunlarbeni çok fena haşlarsa diye söylediğim palavralar ama...

-Bu İmğaratorluğun yüce İmparatoru olan ben, Kraliçe'nin ailesi hakkında tüm bilgileri aldıktan sonra iyice düşündükten sonra onu seçtim.

Söylediğim yalanları aynen çevirip ufak tuzlamayla beraber yalanı tatlandırdığında, gözüm seyirdi. Çünkü bu herifin daha ne kadar yalan konusunda ileri gidebileceğini merak ettim. Ama hey!!

Dediğim onca şeyden sonra annemin aslında Kraliyet soyundan olmamasına rağmen dediklerimle öyle sanması normal sayılabilirdi. Sonuçta annem ev hanımıydı dememe inanması da oldukça güçtü.

Daha ev hanımlığının anlamını bile bildiğini düşünmüyordum...

-Evet, şimdi asıl kararıma gelicek olursak-

Osamu bana döndüğünde irkildim ve ellerimi önümde birleştirip bekledim. İlk olarak yanıma gelip alnımdan sarkan perçemi kulağımın arkasına aldı, ardından dizleri üzerine çöküp elimi kavradı. Şaşkınlıkla yaptıklarına bakınırken, o elimi çoktan dudaklarıyla buluşturmuştu.

-Kendi memleketinde kullandığı soyadını burada kullanması doğru olmaz. Çünkü o benim Kraliçe'm oldu bile.

Devamımı iple çekiyor olsam da, gözlerimi bir anlığına bile kırpamıyor, heyecan duygumun kalbimi hızlandırmasına izin veriyordum. Boğazımın kurumaya başlamasıyla beraber "Benim Kraliçe'm" sözleriyle de midem amuda kalkıyor gibiydi.

Tuhaf hisler tuhaf duygular. Anlatılamaz ama yaşanır gibi. Bir köre, "Bu bir kırmızı!" demek gibiydi.

Anlatılamazdı...

-Bu yüzden de onun soyadı bugünden sonra benim soyadım olan Re Crensia olacak.

Re Crensia... Kraliyet ailesinin soyadı...

O soyadını kendine alabilen tek bir kişi vardı o da Eski İmparatoriçe Cattleya idi.

Bu adam harbiden de kafayı yemiş. Artık bundan emin olduğumuza göre-

Biri bana burada neler olduğunu açıklayabilir mi!!?

.
.
.

Bölüm hakkında düşüncelerinizi yazarsanız çok sevinirim! Gelecek bölümde görüşmek üzere!

SAYANORA!

Queen of Another World "Soukoku"Where stories live. Discover now