Güzel Leydi

3.bölüm

Maskeyi kaldırıp gözlerimi kaşırken abimin yanına ilerledim. Abim konuştuğu kontların yanından ayrılıp bana yaklaştı.
"Bir şey mi oldu canım?"
Canım abim, neden gittin evden?
"Seni özledim."
"Dün gece festivale kaçmasaydın yemekte görebilirdin. Bir festival için satıldığıma inanamıyorum."
Maskemi düzelttikten sonra saçlarımı okşadı.
"Ay, dün akşam gelmiş miydin ya? Ben cuma geleceksin sanıyordum."
"Mektubumda ısrarla perşembe dememe rağmen mi?"
Yutkundum.
"Bana şaşırtmaca yapmışsın diye düşünmüştüm."
Gülümsedi.
"Neyse ki her hafta geliyorum."
"İyi ki... keşke her gün gelsen."

Yanımıza yaklaşan gölgeyle birlikte kafamı kaldırdım.
"Veliaht prensi selamlıyoruz."
Elbisemin eteklerini kibarca kaldırıp kafamı eğdim.
"Davete gelmeniz ne kadar güzel."
"Davetiniz için teşekkürler."
Üstünü süzdükten sonra salonun sağında bir hareketlilik oldu.
Tanrı'm sonunda bu davete gelişimin asıl ve en büyük kaynağı...
Dedikodu, kaos ve kavga!
Dövüş-
"Bu dansı bana lütfeder misiniz hanımefendi?"
Hades'in uzattığı ele bakıp dudak büktüm.
Neden olmasın?

Elini tuttuğumda hızla doğruldu ve beni piste çekiştirdi.
"Ben karşı tarafa geçsem olur mu?"
Hızla yerlerimiz değiştiğinde elimi omzuna koydum.
Şimdi tek yapmamız gereken yavaşça hareket etmeyi sağlamak.
Bakışlarımı kavganın olduğu taraftan ayırmazken dudak okumaya çalışıyordum.
Sen o düşük ailen ile bana ka-
"Davetten memnun musun Alice?"
Hızla kısılmış gözlerimi düzeltip yüz ifademi yumuşattım.
"Elbette memnunum veliaht prens. Sorduğunuz için teşek-"
"Pastaları beğendin mi?"
"Maalesef ki daha tadına bakmadım."
Kaşlarını havaya kaldırdı.

"Tadına baktığınızda muhakkak beni bulup düşüncelerinizi dile getirmelisiniz."
"Bunu yapacağıma sizi temin edebilirim. Özellikle de tatları kötüyse..."
Gülümsediğinde büyük bir gürültü koptu. Prens bir anda üstüme atıldığında kaşlarımı çattım. Yere devrilmiş bir sürü bardağı gördükten sonra iç çekerek benden uzaklaştı.
"İçtenlikle özür dilerim Bayan Alice. Bir suikast girişimi olduğunu sanmıştım."
"Merak etmeyin Prens. Bu salonda zarar görecek en son kişi benim."
Kaşlarını çattı.
"Nedenmiş o?"
"Kimse beni hedef almazdı. Ayrıca öldürülmek için fazla kalın bir yağ tabakasına sahibim."
Hafif gülümsemesi son cümlemle birlikte solduktan sonra beni kendi etrafımda döndürdü.

"Kendinize bu kadar yüklenmeyin."
Kıkırdadım.
"Hem kontes olmaya en büyük adaylardan birisiniz."
"Bu tercih listesinin elinize ulaştığının ve elemmeleriniz sonucunda adaylar arasında kaldığım anlamına mı geliyor?"
Gülümsedi.
"Kalan son aday olduğunuzu itiraf etmeliyim."
"Kitabı bir daha baştan okumalısınız derdim."
Büyükçe kahkaha attığımda bana eşlik etmedi. Bu yüzden kahkahamı kısa kestim.

Şarkı bitiminde ayrılmak için hamle yaparken beni bırakmadı. Yeni bir şarkı başlarken belimi kavradı.
"Kontes konumuna uygun olmadığınızı mı düşünüyordunuz?"
"Ben asla böyle bir şey söylemedim."
"O zaman size nişanlılık talebimde bulunmamda bir sorun mu var?"
Yutkundum.
"Bu mantıksız bir öneri."
"Yüzüme karşı hakaret etmekten geri kalmıyorsunuz."
"Arkanızdan söylesem daha kötü şeyler söylerdim."
"Bakir bir aslan olduğum gibi mi?"
Dudaklarım aralanırken gözlerimi büyüttüm.

"Bunu nereden duydunuz?"
"İçeride ajanlarım olduğunu unutuyorsunuz."
"Ajanlarınız sesleri ayırt etmede pek iyi değil sanırım. Çünkü onu söyleyen ben değil Leydi Elizabeth'di. Ben söyleseydim bu şekilde dile getirmezdim."
"Hmm, nasıl dile getirirdiniz?"
Dudağımı sağa sola oynattım.
"Şarkı bitiyor."
"Bence benimle üç şarkıda dans etme lüksüne erişebilirsin."
"Bu ayakkabılarla aralıksız üç şarkı mı?"

Elimden çekerek beni salondan uzak bir köşeye çekti. Kimsenin bakmadığından emin olmaya çalışırken tüm bakışların üstümüzde olması pek yardımcı değildi.
Yine de umursamadı ve beni bahçeye çekti. Bahçeye adımımızı attığımız anda ceketini çıkartıp omuzlarıma bıraktı.
"Geçen gün rahatsızlandığını duydum."
"Önemli bir şey değildi."
"Kraliyet doktorları önemli olduğunu söylediler."
"Hepsini sorguya mı çektin?"
"Sorgu sayılmazdı."
"Sorguya çektin yani."
"Tamam. Sorguya çektim."