1.bölüm

196 15 2
                                    

Gözlerimi yavaşça aralarken alnımdaki soğuk bez çekildi ve o bez yerine daha soğuk bir bez konuldu.
"Hanımım, lütfen doğrulun ve bir şeyler yiyin."
"Hayır!"
Yemeyeceğim. O kızların beni ezmesine izin vermeyeceğim.
Yorganımın altındaki kollarımı hareket ettirip karnımdaki yağları sıkıştırdım.
"Çok kiloluyum."
"Lütfen ağlamayın."



"Çok şükür ki yiyorsunuz."
Daisy gözlerindeki yaşları silerken kafamı pastamdan kaldırdım. Masadaki çatalı alarak pastadan biraz kestim ve Daisy'e uzattım.
"Daisy çok zayıfsın. Ye."
"Olmaz. Yapamam."
"Aç şu ağzını."
Tatlı şeyleri sevdiğini zaten biliyorum.

Pastayı büyük bir keyifle çiğnedikten sonra hızlıca yuttu.
"Birazdan kraliyet sarayına gitmeniz gerekecek. Giyinmelisiniz."
Ayaklarımı sandalyeye uzatırken ofladım.
"Gitmek istemiyorum. İnan bana Daisy imkanım olsa senin elini tutup saraydan kaçardım ve bir sürü tatlı yemeye giderdik."
Daisy kıkırdadı.
"Maalesef hanımım. Nişanlınız bizi hemen bulurdu."
"Hangi nişanlım?"
Daisy bunu sana söylememiş olamam.
"Baron Falcon."
"Ah, Daisy biz onla ayrıldık."
"Ne?! Ah, özür dilerim. Sesim fazla çıktı."
Kafamı olumlu anlamda salladıktan sonrra eğilip tabaktaki kremayı yaladım.
"Hanımım! Böyle bir şey yapmamalısınız."

Peçeteyi aldı ve hafifçe eğilerek yüzümü sildi.

Odada sadece ikimiz olduğu için rahatça konuşabiliyorduk. Daisy benim küçüklük arkadaşımdı.

"Bu elbiseye girebileceğimi sanmıyorum."
"Ama yeni sipariş etmiştik."
Korsemi gevşettikten sonra kendimi yatağa bıraktım.
"'Kiloluyum' diyorum. 'Hayır' diyorsun Daisy. "
"Ama değilsiniz hanımım."
Kapım tıklatıldı.
"Gel!"
Trace elindeki sarı, büyük beden elbiseyle içeri girdi.

Ne zaman kıyafet sipariş versek mutlaka biraz daha genişini de sipariş verirdik. Çünkü durmadan kilo alıyordum ve olmuyordu.

Sarı elbiseyi giydikten sonra koltuğa oturdum. Daisy saçlarımı şekilden şekile sokarak geniş yüzüme uygun bir model bulmaya çalıştı.

Kapının hızlıca açılışından ve topuklu ayakkabı seslerinden üvey annemin geldiğini anlayabiliyordum.
"Yine ağzın yüzün krema bakıyorum."
Üvey annem elindeki yelpazesini sallayarak yanıma yaklaştı. Beni inceledikten sonra yelpazesini kapatıp karnıma doğru savurdu.
"Her geçen gün genişliyorsun. "
Hizmetçilere dönmeden önce yelpazeyi son bir kez daha geçirdi.
"Akşam yemeği vermeyeceksiniz."

Arkasını dönüp çıkarken dilimi çıkarttım.
"Bugün balık günüydü değil mi?"
"Evet."
"Sevmem zaten. Onun yerine kurabiye getirin."
On yıllık üvey annemin öğrenemediği tek şey aç kalmayacağımdı.
ANNE BİRAZ MANTIKLI OL. HER SÖYLEDİĞİNDE AÇ KALSAM BÖYLE OLUR MUYDUM?

Güzel LeydiWhere stories live. Discover now