fourth of july

182 26 9
                                    

"Şunu hiç duymuş muydun: 'Umutlarının öyle fazla coşmasına izin vermezsen, hayal kırıklığına uğramazsın.' Öyle mi sence?"

Dizindeki başımı onaylayarak salladım "Sıfır beklenti, sonsuz mutluluk. Robin Sharma ile aynı düşünmüş. Kim demiş bunu?"

Boştaki elini saçlarıma atıp tutamlarla yavaş yavaş oynadı. "John Steinbeck, Gazap Üzümleri."
Gözlerimi huzurla kapatıp yüzüme vuran nisan güneşini iliklerime kadar hissettim.

Sabah erkenden piknik yapmak için çıkmıştık evden. Ceplerime onun sarı saçlarına takmak için bir sürü toka koymuştum: Sarı, pembe, ayıcıklı, kelebekli çeşit çeşit toka vardı.

Sürekli oturduğumuz koca çınarın altına eşyalarımızı yerleştirip saçına tokalarımı takarak eserimi defalarca öpmüştüm. Kendisi benim saçlarıma da takmak istediği için yarısını da ben almıştım.

Şimdi ise dizine uzanmış yatıyor ve yüzünün alttan görünüşünü inceliyordum, nasıl da boynu bile çekici olabiliyordu?

"Seni seviyorum. Deli gibi değil-"
"Gayet aklı başında olarak seviyorum."

Utançla gülümseyen sarışınımın dizlerinden başımı kaldırdım ve elindeki kitabı alarak yüz yüze gelmemizi sağladım. "Deli gibi sevmiyorum seni, deli olmak aklın yerinde olmaması, kontrolsüzlüktür. Tüm zihniyetimle açık açık seviyorum. Biliyorum, farkındayım ve aklım başımda, tadını çıkara çıkara seviyorum her detayını." Dudaklarımızı birleştirip gülümsemesinden öptüm.

Yüzümü uzaklaştırdığımda kapalı kalan gözlerinden öptüm birkaç defa, kızarık burnuna geçtim, yanaklarından tekrar dudaklarına, usanılmıyordu öptükçe öpesi geliyordu insanın.

"Jeongin," adımı uzatarak söyleyince gülümseyip şirinliğine karşı başımı hafif sağa eğip gözlerine baktım "Efendim bebeğim?"

"Seni çok seviyorum."

"Aklınla mı seviyorsun?"

"Ömrümle seviyorum, yeterli değil mi? Sevdayı mısra mısra değil ömrümle yaşamalıydım."

"Şehirde bir sen, bir de ben, yalnız."
Elimi gözünün önüne düşen tutama atıp kulağının arkasına yerleştirdim "Yeşil yaprak, alaca gölge, düşen yıldız."

"Çok romantiksin bugün." Gözleriyle gözlerime gülümserken iki elimle yanaklarını sararak dudaklarımla dudaklarını birleştirdim tekrardan, hiç ayrılasım yoktu ki zaten. Vakit buldukça öperdim.

"Hep böyle değil miydim?" aptal gülümsememle doğruca gözlerinin içine bakıyordum
"Bilmem bu bahar biraz açıldın bu kadar hissedemiyordum genelde."

"Sana aşık olmama izin vermiyordun, açık açık yaşayamıyordum. Ondan olabilir mi?"
Gözlerimi devirip tekrar dizlerine yattım

"Evet evet, haklısın. Sürekli yüzüme vurup duruyorsun zaten."

bye bye, baby blue | hyuninWhere stories live. Discover now