İkinci Bölüm; Katille Anlaşma

En başından başla
                                    

Omzum tekrardan kavranıp çekiştirildiğinde karşıma çıkan kan kırmızısı saçlara sahip olan kadınla duraksayıp yüzüne bakındım. Genç ve güzeldi. Karnı burnunda olmasıyla beraber, böyle bir ortama katılıp olanlara sabır çektiği ise belliydi.

-Bu da İmparatoriçe Cattleyanira!

İmparatorun yanımdan ayrılmasıyla öne adımladım ve saygıyla, yapmak istemesem de zorunluluktan eğilip selamladım.

-Yüce Kraliçemizi selamlarım.

-Memnun oldum.

Kızıl saçlı kadının başını çevirip beni umursamamasıyla, yalandan memnun olduğunu, aslından benden hiç hoşlanmadığını söylemek zor değildi.

Doğrulup endişeli bir bakışla güzel yüzü süzerken, düşünceli bir şekilde bir noktaya odaklanıp dalmıştı. Benim hakkımda neler düşündüğünü veya neler düşünebileceğini düşünmeye çalıştığımda, tekrardan çekiştirildim ve bu işe lanet okuyup iç çektim.

Karşıma çıkan iki kızla duraksarken, ikisinin de birbirinin aynısı olması ikiz oldukları düşüncesine kapılmamı sağladı. Merakla başımı yana yatırıp kızalara bakarken, İmparatorun sesiyle irkildim.

-Bu ikisi İmparatoriçeden olan kızlarım Liliyana ve Roselia. Diğerleriyse Cariyelerim ve Kraliçelerim.

Beni süzen yüzlere boş bakışlar atarken-

İmparator, bir İmparatoriçe ve dört tane kraliçenin yanında bir de benim dışımda 14 cariyeye sahip. Ben de onun son, yani 15. cariyesiyim.

İmparator ve veliaht prensi saymazsak başıma dikilecek 19 bekçi kadın varken-

Ben böyle bir yerde hayatta kalabilir miydim?

Endişeli bir şekilde bana bakan yüzlere bakınırken, belimin kavranmasıyla irkildim ve çığlık attım. Bu yaptığımla keyiflenen İmparator kulağıma üfleyip pis nefesiyle fısıldadı.

-Ziyafette bittiğine göre artık benim cariyem olma zamanın geldi.

Yerimde kollarından kurtulmaya çalışırken, daha da yakınlaştı ve yanağımı yalayıp devam etti.

-Dük Ail'in dediği gibi ilginç bir ten rengin var. Bu çok tatlı, çok hoşuma gitti.

Yanağımı yalamasıyla iğrenmiş bakışlarımı dibimdeki silüete dikerken, ellerimi yımruk yaptım ve vurmamak için kendimi zor tuttum. O sıra kulağıma üfleyip beni şaşkınlıktan kızartıcak sözleri söyledi.

-Bu kadar saf ve sessiz olman ise bakire olduğuna işaret, öyle değil mi?

Korkuyla hafif ayrılıp yüzüne bakındığımda, dudaklarını yalayıp konuşmaya devam ettiğini farkettim.

-Onca zamandan sonra bu gece eğlenceli geçicekmiş gibi geliyor.~

Ve buradaydım. Kendimden iğrenmemi sağlıyacak bir vakitte, bir domuzun odasında, çıplak, gözleri kanatıcak bir bedenle bana kadeh kaldıran kişiyle aynı ortamda.

Midem bulandı. Kusmak istedim.

Hayatımda hiçbir erkeğe veya kıza ilgi duymadım. Yaşadığım hayatta böyle bir şey yapmak için hiçbir sebebim olmamıştı.

Çünkü insanlardan iğrenmiştim. Yaşadıklarım ve yaşayacaklarımın aklıma gelmesi insanlara olan görüşümü her zaman değiştirmişti.

Şimdiyse kesinleşti.

Ben insanlardan nefret ediyordum.

Onların kendini beğenmişlikleriyle beraber kibirleri ve bir çok aptal duyguları insanlara zarar veriyordu. Ama bunları farkedemiyorlardı bile.

Queen of Another World "Soukoku"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin