Genellikle çiçek alan taraf o olurdu, aldığı kişi de annesiydi ve bir keresinde Chan'dan aldığı buketi saymazsa erkek arkadaşından aldığı ilk çiçekti. Kalpler çıkaran gözlerle Minho'ya bakarken uzanarak dudaklarını yanağına bastırmış, büyük bir öpücük verdikten sonra geri çekilmişti.

Alfası ona baktı. "Sana düğünümüze kadar üç buket vereceğim; madem üç haftamız var biz de üç haftamızı değerlendiririz."

Jisung sırıttı. "Nasıl değerlendirecekmişiz bakalım?"

"Bu gül buketini sana flörtün olarak veriyorum," diyerek gözlerinin içine baktı Minho. Jisung'un gözlerinde gördüğü parıltılar çok hoşuna gidiyorken devam etti. "Bir sonraki hafta sevgilin olarak vereceğim ve bir sonrakini ise..." Uzanarak omeganın kulağına yaklaştı. "Eşin olarak."

Kurduğu her cümle omeganın delice gülmek istemesine sebep oluyordu. Jisung onun yine ince düşünüldüğünde kendini kaybederken alayla kaşlarını kaldırdı. "Demek artık flörtümsün?"

"Öyleyim." Minho tereddütsüz bir şekilde başını sağladı. Eğer biraz daha Jisung ile göz teması kurarsa uzanıp kendi kurduğu oyunu bozacak ve onu öpecekti, bu yüzden arabayı çalıştırıp sürmeye başlarken Jisung'dan gelen "Ol bakalım," lafı ile gülmüş, camı açarak içeriye hava girmesini sağlamıştı.

Jisung yolun geri kalanında gülleri ile aşk yaşamış hatta bir ara tam tamına elli altı adet pembe gül olduğunu fark etmişti. Sonunda evinin önüne geldiği zaman onlardan ayrılırken Minho'ya uzanarak tek kolunu boynuna sardı ve ona sarıldı.

"Yarın görüşürüz."

"Her flörtüne böyle sarılır mısın?"

Kahkaha attı. "Minho..."

Minho kıkırdadı. "Şakaydı. Görüşürüz, ev için beğendiğin bir şey olursa mesaj atman yeterli."

"Tamamdır."

Jisung son kez onun kokusu ile kendini doldurduktan sonra arabadan inerken ilk önce eve geçip çiçeklerini hemen bir vazoya koymuş, annesi ile muhabbet edip yemek yemiş ve ardından da uyumak için üst kata çıkmıştı.

Saatler sonra ise uyanıp evleri için internetten eşya bakmaya başlamıştı. Beğendiklerini Minho'ya atıyor, karar verdiklerini sipariş ediyordu. Kendilerine göre şu an flört haftasında olsalar dahi kenarda onu dizmeleri için bekleyen bir evleri vardı.

Beklemediği şey ise ertesi gün odasına dalan Minho ile uyanmaktı. "Uyan artık Ji!" bağırışı ile yüzünü buruşturara kapıdaki alfaya baktı. "Her flörtünün odasına giriyor musun sen böyle ya?"

"Bilmem," dedi Minho omuz silkip. "Belki."

"Hey!"

Jisung hızla yataktan doğrulup terliğine doğru uzanmıştı ki Minho kahkaha atarak odadan çıkmış ve hızlı davranmanın verdiği şansla kapıyı da kapatmıştı. Daha önce hiç sevgilisi olmadığını biliyordu ama Minho'yu başka biri ile hayal etme düşüncesi onu saniyesinde delirtmişti.

Banyoda yüzünü yıkarken aynadan kendi ile göz göze geldi. "Bu nasıl kıskançlık?"

Chan, Changbin ve Hyunjin'i de kıskanırdı fakat hiçbirinde bu kadar şiddetli olmamıştı. Kızaran yanaklarına birkaç tokat atıp derin derin nefesler verirken odasına geçerken dolap kapağını açıp arkasında kalan pencereye baktı.

Hava bugün fazlası ile sıcak ve güneşliydi.

Bu yüzden kısa bir şort güzel olabilirdi.

Dolaptan aldığı bol şortu ve tişörtünü üzerine geçirdi ilk önce, Minho onu kahvaltıya götürüyordu daha dersler yokken. Tabii saat gereğinden biraz fazla erken olabilirdi ama şimdilik onu es geçmişti.

star lost, minsung ✓Where stories live. Discover now