'2

84 19 26
                                    

"Yoo Karina! Müdür seni çağırıyor!"

Sınıfa kendi evi gibi girip adımı bağırarak söyleyen nöbetçi öğrenciye alttan bir bakış attım.
Birinci sınıflar hiç bilmiyordu bu işi.

Okuduğum romanın arasına ayracı koyup oturduğum sıramdan kalktım. Tabii tedirgin olmuştum. Son haftaları kısaca hayal ettim, pek bir şey yapmamıştım.

Her zamanki gibi okula gelip dersi dinlemiş, kitap okumuş ve beden eğitimi dersinde yakan top oynarken çokça top darbesi yemiştim.

Belki de iyi olup olmadığımı merak etmiştir? Düşünmüyorum, her hafta düzenli olarak yediğim top darbeleri benim bile umurumda değil.

Nöbetçiyi beklemeden yürümeye başladım, vakit nakittir. İkişer ikişer çıktığım merdivenleri bitirmek üzereyken, öğrenci daha ikinci kattaydı.

Üç kez tıklattıktan sonra çaldığım kapıyı açtım. İçeriye girdiğimde bir gerginlik kaplamıştı içimi. Hiç güzel şeyler hissetmiyorum. Şunu söyleyeyim, altıncı hislerim asla yanılmaz.

"Otur karina." Karşımdaki kel adamın sözleri üzerine masanın yanındaki deri koltuklardan birine oturdum. Tam karşımda bir oğlan daha oturuyordu. Onun ne için burada olduğunu bilmiyorum ancak sürekli kavga eden, orada burada gezip hiç bir işe el atmayan bir tip. Gereksiz yani.

"Bu heeseung. Amerikadan buraya geldi, babası özel olarak seçti okulumuzu. Sen de temsili öğrencilerimizden birisin. Heeseung arkadaşına okulu gezidirmelisin."

Birazdan varlığına inanmadığım tanrıya dua edeceğim. Bunu kabul etmem mümkün değil. "Üzgünüm hocam ama diğer temsili öğrenciler emin olun daha iyi eşlik ederler yeni öğrenciye."

Müdür kim, sıkıntı ile bir nefes verdi. Muhtemelen başka öğrenci bulmaya çalışıyordu yarım aklıyla.

"Bak kızım, bu çocuğun ailesi varlıklı bir ailedir. Okulumuz için iyi bir şey yani. Borçlarımızı ödemek gibi bir fırsatı yakaladık, bozma."

Karşımdaki bedene bakıp hızlıca süzdüm onu. Masadaki oynayan kuş biblosu ile meşguldü şuanda.
"Kim sunoo'yu görevlendirebilirsiniz. Eminim ki kabul edecektir."

İstemediğimi daha ne kadar belli edebilirdim, bilmiyorum. "Sorduk ona zaten. Ancak şuan başka bir öğrencinin rehberliğini yaptığını söyledi."

"İki öğrencinin birden yapsa?"

"Karina, bu kadar yeter. Karşında öğretmen var senin. Terbiyeni takın ve görevini üstlen."

"Ancak ben kaba bir sözcük ya da saygısızlık içeren bir harekette bulunmadım."

"Disiplin kurulunu toplayayım o halde." Çaresizce başımı salladım.
Hukuk fakültesi için disiplin almamalıydım. Eğer hukuk kazanamazsam iyi bir bölüme gidemem. İyi bir bölüme gidemezsem düzgün bir işim olmaz. Düzgün bir işim olmazsa sabit gelirli maaş alamam. Sabit gelirli maaş alamazsam sokaklara düşerim. Sokaklara düşersem aç kalır ve ölürüm.

Kabul etmek için yeterince sebebim vardı anlaşılan. "Peki." dedim ayağa kalkarken. Benim ardından ayağa kalkan, adının heeseung olduğunu öğrendiğim kişi yanıma geldi. Müdürün odasından çıktıktan sonra onu ilk kütüphaneye götürmeyi planlıyordum.

"Bu okulu bana üç kez gezdirdiler. İnan senden daha hakimim buraya." Diyerek merdivenlere yönelip inmeye başladı.

Açıkçası pişman değilim. Ama bir anda böyle deyip gitmesine şaşırmıştım. Biraz kaba konuşmuş olabilirdim. Fakat gitmesi işime geldi. Bu sayede rahat bir teneffüs geçirebilirim.

No type, heerinaWhere stories live. Discover now