Bölüm 4: O Gece... [M]

178 6 8
                                    

"Yeosang biraz fazla içmiyor musun?"

"Pfft ne olacak ki?"

"Sonuçta gece daha yeni başlıyor. Sahneniz devam edecek hâlâ."

"Bir şey olmaz dedim ya Hoyoung. Önceden de sarhoşken çalmışlığım oldu."

"Peki..."

Elimdeki viski bardağı bittiğinde dudaklarımı büzdüm ve Hoyoung'a baktım. Bana gözlerini devirdikten sonra ayağa kalkarak bar kısmına ilerledi. İstediğimi aldığım için mutlulukla turuncu saçlı arkadaşımı beklemeye başladım.

Elinde iki şişe soju ile geldiğinde omuz silkerek birisini aldım ve açtım. Kafama dikerek bir kaç yudum aldım.

Ben şişeyi bitirmek üzereyken çaldığım grup sahneye çıkınca şişemi alarak sahneye çıktım. Benim dahil olduğum son üç şarkı kalmıştı ve ondan sonra istediğim kadar içebilirdim.

◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇

Kazasız belasız sahnemi bitirdikten sonra sahneye çıkmadan önce arkadaşımı bıraktığım yere gittim ama onu bulamamıştım.

Çok fazla içmediğimi düşünüyordum ama zeminin ayağımın altından kayması ile yanlış düşündüğümü fark ettim.
Belimden tutan ve düşmeme engelleyen şeye baktığımda bunun herhangi bir insan olduğunu gördüm. Ha doğru ya sandalye ayaklanıp tutamazdı beni.

Aklımdan geçen şeye güldüğümde beni tutan yakışıklı çocuk hâlâ bırakmamıştı belimi. Benim gülmemle beraber o da güldüğünde, omuzlarından tutarak ayakta durdum.

"Çok teşekkür ederim."

"Ne demek, rica ederim. Bir dahaki sefere daha dikkatli ol."

"Bakarız."

Göz kırpıp güldükten sonra etrafta Hoyoung'u aramaya devam ettim hatta yukarıya da bakmıştım ama tek bir iz bile bulamamıştım. Bu canımı sıkmaya başlamıştı ki kolumda hissettiğim temas ile sağ tarafıma döndüm. Beni düşmekten kurtaran yakışıklı çocukla karşılaşınca yüzümde aptal bir sırıtış belirmişti.

"Aaa yine sen?"

Üst katta olduğumuzdan dolayı net çıkan kahkahasını işittiğimde büyülü gözlerle ona baktım.

"Normalde bir arkadaşım o kadar yüksek sesle gülse arkadaşımın kafasını koparabilirdim ama karşımdaki bu çocuk en tiz notanın vücut bulmuş haliydi. Ellerini omuzlarıma koyarak yüzüme baktı.

"Bakma öyle, fazla şirin duruyorsun."

Ona bir cevap vermek isterdim ama ağzımı dahi açamamıştım. O da buna çok gülmüştü zaten. O gülerken ben de izliyordum çaktırmadan.

Ne kadar çaktırdığım ise aşikardı.

"Birisini mi arıyordun? Ayık değilsin ve muhtemelen aradığın kişiyi görmene rağmen fark etmedin, sana yardım edeyim."

"Olur."

Böyle bir afet bulmuşken itiraz eder miyim hiç?

İkimiz beraber her yere bakmıştık tekrardan hatta ve hatta tuvaletlere bile bakmıştık ama yoktu. En sonunda bir duvara yaslandık yan yana ve karşı duvarı izledik.

"Çok büyük ihtimalle arkadaşın seni bırakıp gitti ya da diğer ihtimalle de yukarıda odalardan birinde."

"E odalara niye bakmadık?"

Boy band》Seongjoong / WoosangWhere stories live. Discover now