4. bölüm.

92 44 3
                                    

"Sevginin bittiği her kalp cehennemdi aslında"
🦋

Kıbrıs mı?

Zihnime onlarca şey sızıyordu. O tarık denen adamın dedikleri, mesihin kim olduğu, neyin içinde olduğum, annemin nerde olduğu.
Kendimi bi' oyunun içinde gibi hissediyordum. Neler döndüğünü bilmiyordum.

Ve artık sahiden'de korkuyordum.
"kitlendin mi?" Dedi mavinin alaycı sesi.
düşüncelerden hızla sıyrıldım. Ve yataktan kalktım. Sendelemiştim, ama kendimi kontrol altına almayı başardım.
sakindim.... Hayır değildim!
"Ne kıbrısı? Ne saçmalıyorsun? Ne-ne diyosun sen! Benden ne istiyorsunuz!" Tiz sesimi ben bile tanımamıştım.
Ona zehir saçan gözlerle bakıyordum.
Ama beni taktığı yoktu.

Kollarını bedenine sarmaya devam ederek, sırtını kapıya yasladı. Ve beni süzerek başını yana yatırdı.
"Han acaba ne yapcak sana? Imm tahmin edeyim diyorum ama... onun fantazilerine akıl sır ermiyor"
sözleri içimde deprem etkisi yaratmıştı.
neyden bahis ediyordu? O-han kimdi!
geri adım atarak karşımdaki kızın soğuk gözlerine baktım.

"benden ne istiyorsunuz?" Sesim buz gibiydi. Omuz silkindi sırtını kapıdan ayırdı. Mesih gibi bakmayı nasıl başarıyordu?
Mavi dudaklarını aralmıştı, ama aniden kapı açılınca susmuştu.
İçeri giren kişiye bakınca nedense içime az da olsa..... huzur dolmuştu.
o soğuk bakmıyordu.

"Çık dışarı!" Dedi sinirle. Bana mı..... yok hayır mavi'ye demişti.
sadece ona umutla bakıyordum.
"nedenmiş?" Dedi mavi dikilmeye devam ederek sertce.

bir birine öfkeyle bakmaları gericiydi.
"çık dedim sana" dedi aynı sinirle.
"Senin şirazen iyice kaydı.... benden sana demesi. Mesihi kızdırma!" Mavi bunu tükürürcesine dedi. Ve bana bakma gereği duymadan kapıyı çarpıp çıktı.
yerimden irkilmiştim.

ellerimin titrediği gerçekti.

Oda da rahatsız edici sessizlik vardı. Ve ben bunu bozmak istiyordum. Karşımdaki adam'a da güvenmiyordum.
Hiç birine. Hiç kimseye.

"Ben.... özür dilerim ufaklık" sesi sahiden de üzgündü.  Ve az önceki gibi sinirli değildi.  Öne adım atınca geriledim. Güvenmiyordum.
Duraksadı. Ve sadece baktı durgunca.
"bıktım sormaktan ama... benden istiyorsunuz?" sakinliğime ben bile şaşkındım. Başını kendi kendine salladı.
ve kollarını iki yana açtı.

"hiç bir şey." netti.
Ona anlamazca bakmayı sürdürdüm.

"Ben yani  biz sana zarar vermeyeceğiz bana inan."
"o iki saat sonra kıbrısa gideceğimi söyledi! Siz kimsiniz?! Evimi niye bastınız? Niye kıbrısa gidiyormuşum ben? BENİM ANNEM VAR! VE BU OLANLARI BİLSE..... SİZİ MAHVEDER"
bağırmam onu etkilemedi bile, sadece başını indirdi. Ve salladı.

Bi ailem olduğunu söylemem iyiydi.
beni koruyacak birinin olduğunu bilmeliydiler.
Yalan olsa bile...

"Zaten burda olma sebebin annen ufaklık" poyrazın dudağından dökülen söz'le boğazım otomatik düğümlendi.
içten içe korktuğum şey olmasın tanrım!

Şimdi tamammen savunmasızdım sanki.
Anne?

"Sana bir şey olmayacak ufaklık" sesi bana göre kuyudan geliyordu sanki.
Şu aklım fikrim annemin neler döndürüyor ola bileceğindeydi.
"yani ben yanındayım...... ben yanındaysam sana kimse bir şey yapamaz"
Annem kıbrıstaydı! Bunu tarık denen o adam demişti zaten. Ve mavi de kıbrıs demişti.... bu kıbrıs konusu neydi tanrım?!

"Önce şunu bil ufaklık, mesih sert konuşur, ama sana asla zarar vermez... doğru silah falan çekmiş.... ee ama zarar vermez, biz öyle insanlar değiliz"

Öl kelebek; Sâyeحيث تعيش القصص. اكتشف الآن