2.

122 58 18
                                    

"Anne'ni umursama kelebek, seni seviyor ama belli edemiyor işte! Seni kim sevmez ki? seni tanıyan her kes seviyor...... annen de seviyor, bana inan. Yürüyen cenaze gibi dolaşma etrafda. Az biraz gül be' kızım. Sakın annen'le de atışma, eve git, rutin işlerini yap, bulaşma! Bende yarışa gidiyorum. Yarın okulda görüşürüz. Tamam mı?  Eğer sorun olursa..... evden beni ara."
Sesi zihnimde dolanıyorken, dolu gözlerimle sadece tavanı izliyordum.
Ne yapıyordum? nerdeydim? Ne hissediyordum? niye bu kadar kötü hissediyordum? boğazıma oturan yumru ne zaman geçecekti? Bana neler oluyordu?

hiç bir fikrim yoktu. İliklerime işlenmiş bir acıyla baş edemiyordum.
bazen beynim duruyordu, donuklaşıyordum. Tepki veremiyordum. Bazen durduk yere çığlık atıp insanlara zarar vermek istiyordum.

bazen silikleşiyordum. Görünmüyordum sanki.savumasız ve sessiz oluyordum.
bir amacım olmadığını biliyordum, bir hedefim yoktu. Ve sahidende insan kendine hedef belirlemeden yaşayamazdı. Yaşayamıyordum.
yaşamak için sebep bulamıyordum yada.

"Hayat seni bu raddeye getirdiyse öl yani..." diyen mesih ne kadarda haklıydı.
ama bu seferde olmamıştı.
Fazla yakınım sanmıştım, ama değilmişim yine.

bacaklarımda nemliğini hissettiğim eteğim'de dolanan ellerim ve tavanda bir yere sabitli gözlerim'le hiç bir şey düşünmüyordum artık.
öylece takılıp kalmıştı gözlerim tavana.
Hep verdiğim tepkiyi veriyordum bu olanlara.
Tepkisizlik.

"Sen baya berbat görünüyorsun ya.... okulda zorbalığa uğradığını düşünüyorum? Yada ergenlik krizlerinden birini mi geçirdin?"
Duyduğum ince ama meraklı kız sesi ile sadece oda' da yalnız olmadığımı bana hatırlatt beynim.

gözlerimi açtığmdan beri sesiz ve tepkisizdim. Birinin varlığını hissetsem de meraklanmamıştım.
En son arabadaydım, uyuya kalmıştım.
mesih'in 'eve' dediğini hatırlıyordum.
onun evindemiydim?
E bu kız kimdi?

"Gözü açık mı uyuyorsun anasını satayım?" Diyen ince sese doğru başımı döndürdüm. Evet.....  kollarını kavuşturmuş duvara yaslanan genç ve sarışın bir kız.
havalı duran kaşları, ve yüz ifadesi beni tanımadığının ve merak ettiğinin kanıtıydı.

Sertce boğazımı temizlediğimde, ellerim eteğimi okşamaktan vazgeçmişti.
gözlerimi onun bal rengi gözlerine dikip, " o nerde?" Dediğimde Sesim asırlardır konuşmuyormuşum gibi tenbel çıkmıştı.
hem 'o' derken mesihi kast ettiğimi biliyordum.
sanki asker arkadaşımdı..... onu tanımıyordum bile.
ama onun peşine takılmıştım.
çünki öyle istemiştim.

"hangisi? şu an salonda üç tane seninle gelen adam var da..... yani onlarda iş konuşuyor.  beni aydınlatmadılar sağolsunlar, uyandığına göre....."
"burası neresi?" Dedim sözlerini göz ardı ederek. Hem arabada sadece mesih ve poyraz yokmuydu? Üç adam da nerden çıkmıştı? Yerimde doğruldum o beni tek kaşını kaldırıp süzerken.
ayaklarımı sıcak zemine bastım.

"Burası....... bizim evimiz. bu arada ben Mavi"  dedi kız sırtını duvardan ayırıp yanıma ilerleyerek. Gözlerim uzun bacak boyuna ve beline gelen sarı saçlarına takılmıştı. Hah. Baya hoş bir kızdı.
İnce elini uzatınca eline baktım.
siyah ojeli tırnakları ve yüzüklü parmaklarını süzerek, en sonunda elini sıktım. Ve bana gülerek bakan gözlerine ruhsuzca baktım.

"İsra" dedim sadece çatallı sesle.
elini elimden çekip başını salladı.
"Memnun oldum ufaklık" diyerek kapıya ilerledi. Ben sadece sırtına bakarken, kapı kulpunu inrip, "hadi gel" dedi  kısaca, ve bana meraklı bakış attı.
Ne yapacağımı bilmez halde önce dizlerimdeki ellerime baktım sonra da tekrar Mavi'ye döndüm.
Başımı sallamaya çalışarak kalktım.

Öl kelebek; SâyeOnde histórias criam vida. Descubra agora