chapter 9

46 15 1
                                    


    Jaehyun'un şehveti o kadar güçlenmişti ki, zihni vahşileşmeden ve hisleri daha fazlasını istemeden Taeyong'un yanında olması onun için günden güne daha da zor oluyordu. Bir rahip olarak günahtan uzak durma ve insaları günahtan arındırma görevi vardı, bu yüzden eskisinden daha fazla dua etti ve Taeyong ile eskisinden daha az görüşmeye başladı. Taeyong'u düşünerek kendisine dokunmamaya çalışıyordu artık, zaten yapsa da gittikçe büyüyen sorununa yardımcı olmuyordu bu artık.

Jaehyun'un rahip olmadan önce yalnız kaldığı bir dönem kesinlikle olmuyordu. Her zaman mutlaka sevgilisi veya görüştüğü biri olurdu. Hepsi kendi bireysel tarzlarında güzel olan insanlardı.  Ama daha önce hiç Taeyong kadar baştan çıkarıcı veya ruhani birini görmemişti. Hayatında hiçbir erkeğe bu kadar ihtiyaç ve şehvet de duymamıştı. İçten içe Taeyong'un yaratılış biçimini suçluyordu.

Tanrı onu öyle kadınsı özelliklerle yaratmıştı ki, yumuşak sesinde bir kadınınkiyle kolayca karıştırılabilecek bir akıl almaz tını vardı. Öyle zarafetle yürüyordu ki, ayakları sanki tüm hayatı boyunca dans etmiş gibi hareket ediyordu. Jaehyun, bu defa ise, onun etrafındayken duruşunu ve davranış biçimini öylesine güzel bir şekle soktuğu için onu büyülemesini ve aklını başından almasının da Taeyong'un suçu olduğunu düşünüyordu. Ne zaman bir şey almak için eğilse, Jaehyun'un içinde bir heyecan oluşuyordu.

Tüm bunlar yüzünden bu haftaki günah çıkarma seanslarını hasta hissettiği için reddetmiş ve gelecek hafta daha iyi olacağına söz vererek Taeyong'un yanından ayrılmıştı.

a thousand small sins + jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin