"Yemek yedin mi, güzelim?" Anlayabileceğini düşünmüş gibi elini mideme bastırdı. Sert parmakları midemin üzerinde dolu mu boş mu olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Beni huylandirdığından bir haberdi. Gülmemek için dişlerimi dudaklarıma saplanmış bu anın bitmesi için dua ediyordum. Ama o inatla parmaklarını bastırıyordu. Sonunda elini çektiğini düşündüğüm anda dudaklarımın arasından bir nefes verdim. Ama tekrar parmaklarını karnımda hissedince kıkırdamam dışarıya çıktı. Kıkırdadığımı duyunca eli dondu. Oda da bir sesizlik hakim olunca yutkunduğunu net bir şekilde duydum.

Beni çevirip üzerime uzandı. Yatak başlığından destek alarak bana baktı. Kehribarları koyulaşmış bal rengine dönmüştü. Yüzümün her tarafına uğradı bakışları. Sonra sol elini daha yeni yaptıklarından biraz daha hafif bir şekilde karnımın üzerinde oynattı.

Gözlerim kocaman açılırken o bacaklarımın arasına yerleşmiş beni gıdıklıyordu. Kendimi durduramadan sürekli gülüyor kahkaha atıyordum. Benim kahkahalarım onun kahkahalarıyla buluşup şen şakrak danslara ev sahipliği yapıyordu.

Batan güneşin haricinde başka bir ışık odaya nüfus edince gözlerimi kapatıp gülmeye devam ettim. Üzerimdeki benim üç katım kadar olan adama tekme atmaya çalışıyordum. Ellerim sıkı kaslı kollarına dolanmış uzaklaştırmaya çalışıyordu. Ama nafileydi. O çok güçlüydü.  Ve şuan çok eğleniyor gibi duruyordu. Zira ben hiçte eğlenmiyorum. Gülüyorum ama eğlenmiyorum. Çünkü her an çişim gelebilir gibi hissediyorudum.

Gözlerim gelen ışığın olduğu tarafa kaydı. Safir ağzı bir karış açık bize bakıyordu. Yanında  da Sima eliyle tek gözünü kapamış bakmıyor gibi yapıyordu. Bu benim utanmama neden oldu. Bildiğin abileri üzerimdeydi. ÜZERIMDE!

"Y-ahahah yardım ahahaha ed... in" gülmekten doğru düzgün konuşamıyordum bile. Hele bir üzerimden kalk ben sana göstereceğim Acar.

Safir hızla abisinin üzerine atıldı. Acar hiç etkilenmese de ellerini durdurup ona baktı. Bu boş anı değerlendirip kollarının arasından kaçtım. "Ne bo- halt yemeye geldiniz?" Acar sinirli sinirli Safir'in omzunu sıkarken gözleriyle onu görümüyordu.

"Abi yani şey biz geçerken bağırma sesleri duydu Sima bizde şey oldu sandık."  Acar'ın beyazlayan parmak boğumlarından Safir'in neden tam olarak cümleleri toplayamadığı belli olmuştu aslında.

Safir'in, safir rengi gözleri Sima'ya döndü. "Sana demedim mi? Ya başka şeyler yaparken basılsalardı. Her ses duyduğun odaya niye girmek istiyorsun kızım!"

Safir'in ne dediklerini idrak edince elime geçen yastığı kafasına fırlattım. "Ne be yalan mı?" Acar sinsi sinsi gülmeye devam ederken Safir'in kafasına elinin tesiyle yavaşça geçirdi. "Eğlenceniz bittiyse çıkın odadan." Safir kafasını ovalayarak yataktan kalktı. "Hadi gidelim Sima bunlar ses çıkarmaya devam etsin. "

"Safir!" Cırlamamla kulaklarını kapadı. Tam bana dönecekken kapıya baka kaldı. Herkesin bakışları kapıya kayınca bende oraya baktım. Bembeyaz giyinmiş oldukça zarif bir kadın duruyordu kapının önünde.  Güzel ve güçlü bakan  mavi gözleri vardı. Safir'in gözleri gibiydi ama onunkilerinden daha canlı duruyordu. Simsiyah dolgun saçları uzundu. Tıpkı Sima'nın saçları gibi. Ve kirpikleri uzundu,  kusursuz bir burnu vardı. Acar da olduğu gibi.

Bu kadın inanmayacağım kadar güzeldi. Kırklarının başında gibi duruyordu. Bir melek kadar güzledi. Belkide melekti. Bundan sonra her şeye inanabilirdim. Zira daha yeni bir vampir beni gıdıklıyor kahkahalarımla kahkaha atıyordu.

Kadının gözleri sırasıyla herkesin üzerinde oyalandı. En son benim üzerimde kaldı. Öfkeli gözleri benim gözlerimi bulunca duraksadı. "Feda.." sesiz fısıldaması kulağıma ilişti. Bu neredeyse her gece rüyamda duyduğum o dua gibi gelen sesti.

Vampir'in Kraliçesi (Ara Verildi)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن