1. Bölüm

13.8K 676 72
                                    

Yalan söyleyen gözler miydi, yoksa sözler mi? Neden insanlar, insanları kandırmak için yalan söylüyordu ki? Yalan üzerine kurulu hayatlar, düşünceler, karakterler, kişiler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yalan söyleyen gözler miydi, yoksa sözler mi? Neden insanlar, insanları kandırmak için yalan söylüyordu ki? Yalan üzerine kurulu hayatlar, düşünceler, karakterler, kişiler...

Zaten bu hayatta ya vardık ya da yoktuk. Kendimizi tanıtabildiğimiz  kadar vardık. Peki ya tanıtmayı beceremezsek? İşte o zaman ikinci plana atılanlardan oluyorduk. Yani hedeflere ulaşılmak için kullanılan merdivenlerdik. Bu da bizi ya iyi olma ya da kötü olma savaşına itiyordu. İyileri, her zaman kötüler iyi yapıyordu.Kötüler olmadan bile aciz olabiliyordu iyiler. Acizleştirilmişlerdi çünkü dünya kötülerin istediği şekilde dönüyordu. Kimse bu düzene dur demiyordu ve kim olduğunu bulamayan insanlar ötekileştirilmiş, ikinci planda bile yer almayan varlıklar olarak kalıyorlardı.


Oldukça garipti insanlar. Her zaman daha yükseğini daha iyisini isterlerdi. Belkide bu hırsları köreltmişti gözlerini dünyadaki iyilikleri yok saymalarına sebep olmuştu. Çoğu kendisinden altta gördüğü insanları ezerek ilerlemeyi kendine amaç seçmişti. Bazıları ise hala bu durumu düzeltebileceklerine inanacak kadar temiz kalmayı başarabilmişlerdi şu iğrençleşen dünyada. Belki saflıktı,  belki ahmaklık, belki masumluk, belki de aptallık. İnsanlar birbirlerini sınıflara, kategorilere göre ayırmış her biri kendini diğerinden üstün gören varlıklardı oysaki hepsi aynı soydan, Adem ve Havva'dan, gelmişlerdi.

Gelen ses ile caddede olan boş fakat derin düşüncelere dalmama yol açan bakışlarımı en yakın arkadaşım olan Gülce'ye çevirdim."78, oldu bununla Feda."  Sıradan bir caddenin, oldukça sıradan kaldırımın da oturmuş arabaları sayıyorduk. Bu bizim küçüklüğümüzden beri yaptığımız bir şeydi. Kaybeden kazanana dondurma alırdı ve nasıl oluyorsa  her zaman Gülce kazanırdı.

"Beyaz araba geçmedi. Nasıl 78?" Gülce dudaklarında peydah olmuş sırıtması ile kafasını önce bana sonra ise gökyüzüne çevirdi. Bende aynı şekilde gökyüzüne baktım. "Uçak da beyaz ama.." bu haline göz devirmekle yetindim. "Ne halin varsa gör!"

Yüzünü buruşturdu. Koyu kahveyi en canlı şekilde taşıyan gözleri uzun kirpiklerinin arasında hapis kaldı. Oldukça güzeldi. Kıskanılacak kadar güzeldi. Yüzü pürüzsüz ve tek bir siyah noktaya bile ev sahipliği yapmıyordu.

"Evde ekmek kalmadı. Sen alsan. Benim bitirmem gereken kodlarım var ve çok yorgunum. Burada seni beklesem." Çok yoğun çalışıyordu. Bazen kendini bu iş dünyasında kaybetmesinden çok korkuyordum. Benim için değerliydi. Bu, koca şehirdeki tek ailem oydu. Aynı şekilde ben onun buradaki tek ailesiydim.

Avcumu açarak ona gösterdim. "24 yaşındasın ve çocuklar gibi avcumu yala şakası mı yapacaksın?" Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Hayır. Yanıma bozuk para almadım." Bu sefer gülen oydu. Gözleriyle avcumu işaret  etti. "Bence yalamalısın." Gülerek ayağa kalktım her zaman gittiğimiz markete girip "Arkandaki sütlü çikolatalardan iki tane uzatsana Ahmet."

Vampir'in Kraliçesi (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin