"Sensiz yaşayamam!"

1.3K 44 68
                                    

Se-se-selamko tatlı insanlar!

Bölümü okumaya geçmeden kısa bir notum olacak.

Bölüm, psikolojik anlamda ağır bir bölüm. Yani kendinizi iyi hissetmediğiniz veya psikolojik olarak iyi olmadığınız bir dönemdeyseniz lütfen okumayın. Çok ciddiyim. Gerçekten ağır bir bölüm. Okumayacak olan için kısaca sonraki bölümde özet geçerim ben. Okumayacaklar el kaldırsın! Sayınızı bileyim.

Bunun dışında her paragrafta yorumunuzu görmek istiyorumdur. Rica ederim, yorumlar yazın.



Hayatın verdikleri, aldıkları, hayatımdan öylece geçip giden insanlar, günler, yerler, anlar... Hepsi bir iz bırakıyordu. Bilmeseler de... Aklımda, kalbimde mutlaka bir yerleri vardı. Bana karşı hissedilen duygular, benim insanlara karşı hissettiğim duygular, insanların benimle yaşadıkları hakkında düşünceleri, benim onlarla ilgili yaşadıklarım hakkında düşündüklerim... Yapayalnız kalıșlarım... Yalnızlığımı bitiren anlar... Yani Volkan'ın yanımda olduğu her an... Ve abimin ve annemin hayatıma geri gelişleri...

O an, gündüz görüșmüș olmamıza rağmen Volkan'ı özlediğimi hissettim.

Telefonuma baktığımda Volkan'a attığım mesajın hala iletilmediğini ve aramadığını gördüm. Bu saate kadar neden beni aramamıștı? Meraklanmıștım. İyi miydi? Hasta mıydı? Kötü bir şey mi olmuştu? Taksiciye adresi verdim. Abimi arayarak durumu anlattım. Bir şeye ihtiyaç olursa gelebileceğini söyledi. Eğer bir sorun yoksa Volkan'a kalacağımı söyledim. Hoşnutsuzca söylendi. Bir de, Efrail Bey'i sordu. Kısaca, veda ettiğimi anlatarak telefonu kapattım.

Volkan'ı tekrar tekrar ararken bakışlarım Ankara'nın gecesini aydınlatan sokak ışıklarında dolanıyordu. Çaldı, çaldı... Ama yine açmadı. Neden açmıyordu?

Kalbim endişeyle sıkıșıyordu. Yol bitmeyecek sanırken tanıdık mahallede evimizin önünde duran taksiciye elime geçen para verip arabadan hızla indim.

"Abla, para üstü!" diye seslenen adama eve doğru yürürken "Kalsın!" diye bağırdım.

Evdeki ışıklar yanıyordu. Kaşlarım çatılırken kapıyı çalmayı bekleyemecek kadar meraklanmıștım. Anahtarımı çıkarıp kilide taktım. İçeriden gelen kadın kahkahaları ile kaşlarım daha da çatıldı. Sesler tanıdıktı. Kapıyı açarak içeri girdiğimde Volkan, annesi ve ablası beraberlerdi.

Şaşkınlıkla elimde anahtar onlara bakıyordum. Hepsi bir anda bana döndüklerinde yüzlerindeki gülüş yerinde duruyordu. Volkan ikili koltukta annesiyle oturuyordu. Bu gülüşmelerden nihayet barıştıkları sonucunu çıkardım. Volkan'ın hüznü nihayet sona erdiği için mutlu olmuştum. Emel ayağa kalkıp yanıma geldi.

"Derin, hoşgeldin. Volkan, kendi evinde olacağını söylemiști."

Gülümseyerek başımı salladım ve içeri girerek kapıyı kapattım. Ayakkabımı çıkarırken Volkan kalkıp yanıma geldi. Yüzünde naif bir gülümseme oluşmuştu.

"Hoşgeldin, ancak hani ders çalışacaktın, güzelim?" dediğinde telefonunu hala görmediğini anladım.

Ayakkabılarımı köşeye ittirdim. Durumu ona daha sonra yalnızken açıklardım. "Seni özlediğimi hissettim." derken bir an Emel'i ve Belgin Teyze'yi unutmuştum. Efrail Bey'in halini görmek, bende duygusallığa sebebiyet vermişti.

Ela gözlerindeki gülümsemesiyle üzerimdeki montumu çıkarmama yardımcı oldu. Emel annesini. Yanına geçerken biz de onu takip ettik. Belgin Teyze'nin mahçup bir hali vardı. Onunla bu salondaki konuşmamızdan mütevellit olduğunu düşünüyordum. Oğlundan hamile kalmaya çalıştığımı düşündüğü zamanlar vardı. Yıllar yıllar gibi gelse de bu konuşma bir kaç ay önce olmuştu ve böyle seviyesiz bir konuşmaya maruz kaldığım için bununla bir kez daha karşılaşmak asla istemiyordum.

DERİN, VOLKANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin