1.1- you can stay

Start from the beginning
                                    

Beklediği gibi, Louis cevap vermedi. Harry'nin oturmasıyla yatağın çöken tarafını düşünmemeye çalışarak tekrar gözlerini kapadı ve uyumaya çalıştı ama birkaç saattir uyuduğu için -komada olduğunu dahil etmezsek hastanede, gün içinde uyuduğu saatler ve bu birkaç saat toplandığında iki yıldır uyuduğu saat süresini geçiyordu- bu imkansızdı. Hiç uykusu yoktu, akşam olduğu için sabaha kadar ne yapacağı hakkında bir fikri de yoktu.

"Bu konuyu kapamak istiyorsan, kaparım Lou. Aynaları siktir ettim bile, ne düşünmek istiyorsan onu düşün, karışmıyorum. Sadece lütfen... Lütfen yüzüme bak ve benimle konuş."

Louis'nin sinirleri gittikçe daha da bozuluyordu. Susmasını istiyordu çünkü daha fazla yalan olan, değer verildiği zırvalıklarını duymak istemiyordu. Pes edip gideceğini umarak susmayı sürdürdü.

"Ağrın var mı?" diye sordu bu sefer Harry. Louis'nin ne yapacağını bilemeyerek gözlerini acı içinde kapamasına neden olmuştu. "Sana çorba yaptım, ısıtayım ve iç, sonra ilaçlarını getiririm. Ne dersin?"

Yine cevap alamadığında derin bir iç çekti Harry. Louis onu görmese de anladığını belirterek kafasını salladı, başını yatak başlığına yasladı. "Benden nefret ettiğini biliyorum, çorbanı ve ilaçlarını içersen bu gece beni hiç görmeyeceksin hatta. Sana kendinle kalman için zaman veririm, benim yüzümü görmek zorunda kalmazsın ya da her neyse işte. Sabah sana kahvaltı hazırlamak için dönerim. Bir süre böyle devam etmeli çünkü iyileşene kadar iyi olduğundan emin olmamın tek yolu bu."

Louis kaşlarını çatarken yavaşca arkasını dönüp yukarıdan kendisine bakan Harry'ye çevirdi bakışlarını. Sağlam kolunun üzerinde hafifçe doğrulup "Ne demek bu?" diye mırıldandı.

Gitmesini istediğini söyleyip dururken bunu cidden istediğinden bile emin değildi. Tekrar yalnız kalmak, yalnız kaldığı her anda tekrar tiksindiği o kendi suratını karşısında görmek istemiyordu. Şu anda en azından, hastanede olduğu gibi odanın köşesinde oturup sesini çıkarmıyordu. Yalnız kaldığı her an tekrar ağzını açmasından endişeleniyordu. Özlediğini de itiraf etmek zorundaydı ama o kadar sinirliydi ki -bütün suçu onun üzerine yıkma olayını sürdürüyordu- yüzünü bile görmek istemek istemiyordu. Her zerzesi birbirisiyle çelişiyordu ve bundan nefret ediyordu.

"Beni istemediğini biliyorum Lou. Ki hoş, sürekli bunu söyleyip duruyorsun." derken gülümsedi Harry. Ardından, gülüşüne bütün kırgınlığını yansıttığı için ukalalığa hakkının olmadığını düşünerek hemen kendisini durdurdu. "Her neyse işte... Bir otel bulurum, geceleri orada kalırım ve gündüzleri ne kadar istemesen de yanında olurum. Seni kontrol edebilecek Niall ya da başka herhangi birisi mutlaka vardır tabii ama bunun arkasına sığınamam."

Louis bir anlık korktuğunu hissetti. Neden olduğunu bilmiyordu, içini gereksiz bir korku sarmıştı ve bundan nefret etmişti.

Daha sonra bir kıkırtı ilişti kulaklarına. Harry'ye baktığı için ondan gelmediğine emindi, zaten onun bunu duymadığı da her halinden belliydi çünkü hâlâ bir cevap beklercesine kendisine bakıyordu. Uzun süre sonra onun sesini duyduğu ihtimaliyle gözleri donukça bakmaya başladığında ve kalp atışları hızlandığında, başından beri sessizce odanın köşesindeki çalışma masasının sandalyesinde oturan ona göz ucuyla baktı. Tahmin ettiği gibi, gülüşünü yüzünden hâlâ silmemişti, az önceki ses de ondan gelmişti.

Onun yüzüne bir süre takılı kardığında "Lou?" diye sorduğunu duymuştu Harry'nin ama dönüp herhangi bir cevap verememişti.

"Louis, sorun ne?"

Louis'nin bakışlarını takip ettiğinde boş sandalyeye baktığı gördü Harry. Ne olduğunu anlamlandıramadığı için kaşları çatılırken Louis'nin yüzüne odaklandı tekrar. Onun da kaşları sinirle çatılmış, dudakları hafifçe aralanmıştı.

Lost His Mind || Larry Where stories live. Discover now