12. Sarışın Afet

Beginne am Anfang
                                    

Az önce önüme konan hamburgere gömülmeden önce konuşmuştum. Saatler sonra küçük bir büfe bulmuştuk. Bizi dağ başına getirirse olacağı buydu zaten!

"Tamam istediğin kadar ye."

"Sen yemeyecek misin?"

Dedikten sonra kafasını iki yana onaylamaz bir şekilde sallamıştı. Bununla ağzımdakileri tek yudumla zorla yutmuştum.

"Neden? Vampir bey?"

"Tok karınla kanın tadı o kadar güzel olmuyor."

"Anlamadım?"

Gözlerimi kısarak yüzüne bakmaya başladım. Ne demek istiyordu? Yoksa...

"Düşündüğün gibi değil şapşal. Senin kanını içmeyeceğim."

"Neyse benim ki acıdır zaten. Boşver."

Alayla konuşup tekrardan önüne dönerek hamburgerden kocaman bir ısırık almıştım. Kimin kanını içecekse içsin umrumda değildi.

"Beğendin mi?"

Elimdeki hamburgere bakarak sormuştu. Cevap olarak ise kafamı küçük bir çocuk gibi arka arkaya hızlıca sallamıştım. Yani insana aç karna yediği her şey güzel gelirdi. Yaptığım hareketle birlikte kıkırtısı kulaklarıma dolmuştu. Bir kaç dakika sonra oturduğu sandalyeden ayağa kalkarak yüzüme doğru eğilmişti.

"Ne yapıyo-"

Alt dudağımda hissettiğim baskı ile cümlemi tamamlayamamıştım. Hiç beklemediğim bu hareketiyle gözlerim kocaman açılmıştı.

"Sadece sos bulaşmıştı."

Benden uzaklaşmadan önce kulağıma doğru fısıldadı. Kendimi şuan bir k-dramanın içinde gibi hissediyordum. Bu hareketler çok klişeydi ama yaşayan kişinin içini çok farklı bir his kaplıyordu. Hele bunu yapan kişi sevdiğin kişiyse kalbin seninle bağını kesecek kadar hızlı atıyordu.

Tepkisizce tekrardan yerine oturmuş kollarını göğsünde çapraz bir şekilde geçirmiş bedene bakıyordum. O da bana beklentiyle bakıyordu. Bir süre sonra bakışlarımı üstünden kaçırarak yalandan bir kaç kez boğazımı temizlemiştim.

"Doydum ben. Hadi gidelim."

Dedikten sonra hızlıca ayağa kalktım. Başka ne diyebilirdim ki?

"Daha bitirmedin?"

Konuşmasıyla tabağımdaki yarım kalmış hamburgeri elime alarak ağzıma zorla sıkıştırmıştım.

"Oldo mo?"

"Oldu oldu."

<><><>

Deri siyah koltukta bugün ve dün gece yaşadıklarımı düşünüyordum. Herşey çok hızlı gerçekleşmiş, aklımı çok karıştırmıştı. İlk önce Hyunjin'i sevmem, babamın bazı pislikler tarafından bıçaklanıp ölümün kıyısına gelmesi, dün gece yaşananlar, beynimi allak bullak etmişti. Düşünmeyi hiç bir zaman sevmezdim, ben boş şeylerin adamıydım ve bu yaşananlar benim bünyemi çok zorlamıştı.

"Bugün refakatçinin benim baba. O çok güvendiğin, anneme göstermediğin sevgiyi ona gösterdiğin lanet metresin seni bırakıp başka adamlara gitti. Biliyorum, buradan uyanacaksın ve o kadın ile hiç birşey olmamış gibi tekrardan yaşayacaksın."

Yatakta, kablolara bağlı bedene bakarak konuştum. Rengi solmuş, yüzündeki kırışıklıkları daha çok gözle görülür hale gelmişti. Derin bir nefes alıp-verdim.

"Cahil dediğin etmediğin laf kalmamış oğlun şimdi senin başını bekliyor. Ah ne kadar komik!"

Kendi kendime alayla güldüm. Ardından aklıma dolan anılarla yavaşça gülüşüm solmuş, düz bir ifade almıştı.

Oddinary/Hyunlix√Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt