-41-

9.2K 540 523
                                    

Güne baş ağrısıyla başlamış olsam bile çok güzel bir güne uyandığımı hissettiren şeyler olmuştu.

Bunların ilki, saçlarımın arasında hissettiğim parmaklardı. Saçlarımı okşuyor, usul usul parmaklarını gezdiriyordu ve ben neredeyse kedi gibi mırlayacaktım. Neyse ki bu görevi de karnımın üzerinde ağırlığını hissettiğim Pişmaniye üstlenmişti.

Güne daha iyi başlayamazdım!

Gözlerimi aralayıp bir elimi Pişmaniye'nin tüylerine diğerini de Asrın'ın sakallı yanağına getirip aynı anda okşadım.

"Günaydın. Bana bu kadar aşık olduğunuzu belli etmeniz çok hoş cidden. Biraz daha sevgi istiyorum lütfen." Asrın'a doğru sokulduğumda Pişmaniye karnımdan atlamış ve bizi yalnız bırakmıştı.

Helal kız Pişmaniye. Yerini yurdunu biliyorsun.

Asrın, ona sırnaşmamdan epey memnun bir şekilde kollarını belime sardı ve hınzır bakışlarını yüzümde gezdirip mırıldandı. "Günaydın güzelim. Uyanır uyanmaz beni kovarsın diye düşünmüştüm aslında ama baya Pişmaniye'den farkın yok şu an."

Başımı göğsüne yaslayıp birkaç saniye gözlerimi kapatma gereği duydum. O kokusu hâlâ burnuma doluyor ve beni sarhoş etmekten de beter bir hale sokuyordu. Bir insanın kokusu nasıl beni bu kadar fena yapabilirdi?

"Aa ben öyle bir insan mıyım? Neden seni kovayım? Aşk olsun valla, çok kırıldım." Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda hiç kırılmamış olduğumu anlamış olacak ki minik bir tebessümle yüzümü inceledi.

"Geçen kaldığında kovmaktan beter edip komodinin üzerine destan gibi bir not bırakıp gitmiştin."

Alt dudağımı dişledim. Öyle yapmıştım değil mi?

"Ya öyle mi olmuş o? Hiç hatırlamıyorum valla. O anlar puf olup gitmiş zihnimden. Tüh ya." Her detay birkaç saniye önce yaşanmışçasına net bir şekilde zihnimdeydi ama hatırlamıyormuş gibi yapmak daha iyiydi bence. O gece ona sarılarak uyuduktan sonra sabah uyandığımda ve Asrın'ı hâlâ uyurken gördüğümde kendimi tokatlayarak bunların sadece bir gecelik bir şey olduğunu hatırlatmış, mektup yazarcasına bulduğum kağıda bir şeyler karalayıp kaçıp gitmiştim.

Asrın'dan kaçılmıyordu, bunu anlamıştım.

"Notta yazdıklarını bile hatırladığına eminim bu yüzden beni kandırmaya hiç çalışma. Boşuna uğraşıyorsun, İdil."

Asrın gerçekten tam bir oyunbozandı. Ne diye kanarmış gibi yapmıyordu ki? Hayat, numaralarla daha çekilirdi valla.

"Of yaptık işte bir şeyler aa. Ne yapacaktım acaba bir de kahvaltı hazırlayıp öpücüklerle mi uyandırsaydım seni? Yok artık! Sen bana kırk kere bir ilişki istemediğini söyledin. Ben de mecburen gittim."

Asrın, şu an ilişki istediğini belli etmek istercesine saçlarımın arasına kocaman bir öpücük kondurdu. "Yani, öperek uyandırmanı tercih ederdim ama haklısın. Yine de o notta yazdığın şeyler biraz fazlaydı sanki. Param olsaydı komodinin üzerine para bırakırdım, kusura bakma, nasıl bir cümle anlayamadım cidden. Anladım da anlamasam daha iyi. Kullanılmış hissettim."

Asrın, saçmaladığım not kağıdı yüzünden triplere girmişti ve bu nedensizce çok komiğime gitmişti. Başımı kaldırıp yüzüne baktım ve tamamen doğrulup gülme istediğimi yutmaya çalıştım ama bu çok zordu. Öyle masum bakıyordu ki gerçekten alındığını düşünecektim.

"Ya ben orada ne yazdığımdan haberim var mı sence? Sabah sabah karaladım bir şeyler? Oy sen kullanılmış mı hissettin kurt bakışlım benim? Kıyamam ama!" Yanaklarını sıktığımda yüzünü buruşturdu ama ben onu sevmeye devam ettim. Harbi harbi alınmıştı şapşal. Belki de birkaç gün hiç konuşmamamızın nedeni de o nottu.

Ehliyet Kursu | TEXTINGWhere stories live. Discover now