Ev Yemeği

22 9 0
                                    

BİZ GEEELDİİİİK💜Nasılsınız? Artık özleşiyoruz mâlum, her gün bölüm sezonuna ara verdiğimiz için. O yüzden koşarak geliyorum bölüm atmaya. Bir de bahsetmiştim panomda, hastalık atlatmak zorunda kaldığım için daha da uzadı bu süre. Tekrar affınıza sığınıyor, keyifli okumalar diliyorumm💜

"Hadi." dedi Alp. "Siz de yatın. Ben başında dururum Fırat'ın. Çok yoruldunuz tüm gece." Feris hemen ellerini olumsuz anlamda salladı.

"Hayır, hayır. Hiç gerek yok. Siz uyuyun asıl. Ben nasıl olsa alışkınım." Alp yavaşça ayağa kalktı. Feris'i kollarından tutup bebek gibi ayaklarının üzerine dikti ve yürütmeye başladı.

"Ben zaten uyudum. Siz hiç uyumadınız. Abiye itiraz edilmez. Marş marş. Bir şey olursa uyandırırım merak etme."

"Gerçekten çok teşekkür ederim, zahmet etmene gerek yoktu ki." Arel de ayaklanıp Feris'in karşısına geçti. Elini uzattı ve beklenti dolu gözlerle ona baktı.

"Fırat'a daha iyi bakmak istiyorsan kendine de daha iyi bakman gerekiyor. Gel benimle. Sana kendi yatağımı hazırlarım, ben de Alp'inkine geçerim. Olmaz mı?" Feris utanarak başını salladı. Elini Arel'in eline yerleştirip onu götürmesine izin verdi. Bu yeni temas ikisinin de birbirine bakmaktan alıkoyuyordu. Sanki ilkokul çocukları gibi gözlerini kaçırıp tebessümlerini bastırmak için dudaklarını ısırıyorlardı.

Sonunda yataklara geçtiklerinde kelimelerin yerini bulabilmişlerdi. Konuşmaya Arel başladı.

"Senin uyumanı bekleyeceğim. Yabancı bir yer senin için sonuçta zorluk çekebilirsin. Hatta sana masal anlatayım ister misin?" Feris kocaman gözlerle ona döndü.

"Gerçekten mi?" Sonra bir anda çocuk heyecanını bastırdı. "Zahmet etmene gerek yok. Sen de uykusuzsun uyuyup dinlenmelisin."

Arel, onun ailesini kaybettiğinde çocukluğunu yaşamayı bıraktığını bir kez daha anladı. Canı yansa da gülümsedi karşısındaki kıza. Ara sıra yeşile de çalabilen bal rengi gözlerine baktı. Feris bu dikkatli bakışların üzerine utangaç bir gülümseme bahşetti. Yanakları kızarmıştı.

"Hadi," dedi Arel. "Yum güzel gözlerini, masal anlatacağım." Kız ikiletmeden dediğini yaptı. Genç adam ona bildiği çocuk masallarından birini anlattı. Zaten o kadar uykusuzdu ki çok geçmeden uyuyakaldı. Arel, biraz sessizce onu izledi. Tüm duydukları ve gördüklerini sindirmeye çalıştı. Fakat düşünceleri onu boğmaya başladığında odayı terk edip Alp'in yatağına geçerek bir ân önce yumayı diledi.

Saatler sonra Feris'in kaldığı odanın kapısı tıkladı ve açıldı. Genç kız panikle yataktan fırladı.

"Hey, sakinleş. Sorun yok. Bu kadar korkacağını tahmin etmemiştim. İyi misin?" Feris elini kalbine koydu.

"Afedersin Alp, iyiyim. Genelde Fırat'a bakmam gerektiği için uyanırken panikliyorum."

"Ben sadece... Uyandı da acıkmıştır diye düşündüm. Makarna yapacaktım ama belki özel bir beslenme şekli vardır diye bilemedim. Arel'e sordum önce ama o da bilmiyormuş." Feris, bu kadar ince düşünmesine şaşırdı.

"Hayır, çok özel bir beslenme şekli yok fakat sizin olsa iyi olur. Sürekli makarna mı yiyorsunuz gerçekten?"

"Dışardan söylemezsek evet. Şu okuldan İzban durağına giderken caddede bir mekan var biliyor musun? Üzerinde 'Öğrenci makarna yer' yazan... Bence bize bir gönderme." Genç kız gülerek başını iki yana salladı.

"Bana malzemelerin hepsinin yerini gösterin ve bir daha mutfağa girmeyin. Size normal insan yemekleri yapacağım."

"Sen dün çok yoruldun, biz hallederiz. Zahmet etme şimdi."

Makarna-Yarı TextingWhere stories live. Discover now