1.0- down since July

Start from the beginning
                                    

"Telefonunla uğraşırken bir anda moralin bozuldu." diye açıkça söyledi Harry. "Ve bu sefer, ne olduğunu anlatmanı istiyorum. Seni üzen şey ne?"

Louis zaten beklediği şeye şaşırmış gibi yapamadı ama bu sefer sahteden gülümseyip alay ederek konuyu da kapayamadı. Ellerini ceplerine sokup omuz silkerken dudaklarını büzmüştü ve Harry, o bunu yaparken dudaklarının titrediğini çok net bir şekilde görebilmişti.

"Babam mesaj atmış."

"Baban mı?"

"Evet, babam."

"Her zamanki şeyler mi?"

"Her zamanki şeylerden değil ama her zamanki gibi umrumda olmayan bir şey, yani önemli değil."

Harry, onun kasılan çenesinden kendisini sıktığını anlayabiliyordu. Elleri yüzüne gidip yanaklarına yerleştiğinde parmak uçlarıyla okşarken az da olsa bunu engelleyebilmeyi istemişti.

"Anlatmak ister misin?"

Ama Louis'de bu hareket kesinlikle geri tepti ve rahatlamak yerine kendisini daha fazla sıkmaya başladı çünkü ağlayacak gibi hissediyordu. Ağlamak istememiyordu ama Harry'nin elleri öylesine narin bir şekilde yüzünü okşuyor ve gözüne öylesine güzel bakıyordu ki henüz sesli olarak söylemese bile sorun yok, her şey geçecek, ben yanındayım hissini o kadar iyi veriyordu ki bu daha da ağlama isteğini uyandırıyordu. Louis kimse sormadığında hislerini gömmeye alışmıştı ama birisi kötü bir olayın üzerinde cidden nasılsın diye sorsa omuzlarına gözyaşlarıyla dolu koca bir yük biniyormuş gibi hissediyordu ve bu kendisini tutmasını zorlaştırıyordu.

Kafasını iki yana sallayarak onu reddettiğinde ve bir adım daha geriye gidip elleri arasından tamamen çıktığında Harry'nin darıldığının farkındaydı ama elinden bir şey gelmemişti.

"Lavaboya gidip geliyorum, sen odamıza geç istersen, hemen dönerim."

Yanından ayrılıp cidden lavaboya girdiğinde ve kapıyı üzerine iyice kapattığında Harry omuzlarını düşürdü. Fark etmekte zorlanmadığı onun dolu gözleriyle birlikte yeniden banyoya kapanmasına ya da kendisinin yine bir şeyleri başaramamış olmasına şaşırmamıştı Harry. İki yıllık sevgilisi yanında duygularını açmaktan çekinip banyoya kaçıyordu ve elinden bir şey gelmiyordu, bunun dünyanın en iğrenç hissi olduğuna kalıbını basabilirdi.

Yüzünü yıkayıp kendisine geldikten sonra bir dakika bile geçmeden geleceğini bildiği için, odaya geçmek yerine koridorda olmasını umursamadan olduğu yere çöküp kafasını duvara yaslamış bir şekilde karşısındaki odayı izlerken onun geri dönmesini bekledi Harry.

Ama bu sefer beklediği gibi olmamıştı. Aradan tam beş dakika geçtiğinde ve sevgilisinden hâlâ ses gelmediğinde yerinden kalkıp "Louis?" diye seslendi. Cevap alamadığı için karşları çatılarak banyoya doğru yürürken ismini seslenmeyi sürdürmüştü.

Kapalı kapının önüne geldiğinde ve "İçeri geliyorum bebeğim" diye seslendiğinde yine karşılık alamıştı. Böylece beklemeden kapıyı açtı, aynaya bakarak saçlarını tarayan sevgilisine arkadan yaklaştı. "Sana sesleniyordum, duymadın mı?"

Louis kafasını iki yana sallarken tarağı çekmecelerden birisine attı, hâlâ nemli olan yüzünü tekrar ve tekrar yıkadı. Harry onu, bunu aynadan gözükmemek için yaptığını bilecek kadar iyi tanıyordu.

Omzundan tutarak kendisine bakmasını sağladığında Louis direnmeden yavaşça ona dönmüştü. Harry ise onun tamamen kızarmış gözlerini gördüğünde ilk defa karşılaştığı bu görüntüye karşı ne yapacağını şaşırmıştı.

Lost His Mind || Larry Where stories live. Discover now